| Bunun yerine, çok daha fazla miktarlarda üretmeye devam etiler. | Open Subtitles | و بدلاً من هذا، إستمروا في زيادة الكميات |
| Muazzam miktarlarda ot, değerli yiyecek kaybedildi. | Open Subtitles | الكميات الضخمة للعشبِ، الغذاء الثمين فُقِدَ |
| Elimizde tuttuğumuz ve diğer bankalara yatırdığımız miktarları biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف الكميات التى بحوزة كل بنك وما يودعه فى البنوك الأخرى |
| Ama küçük miktarları bile halüsinasyonlara neden olabilir. Aynen, şu anda bir hastada görüldüğü gibi. | Open Subtitles | لكن الكميات الصغيرة يمكن أن تسبّب هلوسة، الذي ما مريض سيكون عنده الآن. |
| Bunun tercih edilen bir fikir olmadığını biliyorum, ama barışçı amaçlar için kullanılırsa, bu miktar birçok ihtiyacı karşılayabilir. | Open Subtitles | أعرف انه ليس رأياً مفضل لكن لو استخدمنا هذه الأموال لأغراض سلمية هذه الكميات من المال ستخدم مجالات عديدة |
| Verilme sıklığını, dozları, miktarı ve onun fiziksel sınırlarını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف الترددات و الجرعات و الكميات و كذلك امكانيات جسده |
| Minerallerden eser miktarda demir, bakır, çinko ve sodyum da beyin sağlığı ve erken bilişsel gelişim için temel niteliğindedir. | TED | إن الكميات الضئيلة من الحديد والمعادن والنحاس والزنك والصوديوم مهمة أيضا لصحة الدماغ وبداية التطور المعرفي. |
| Benim işim müşterilerle telefonda miktarlar ve kağıt çeşidi hakkında konuşmak. | Open Subtitles | مهمتي أن أتحدث للعملاء على الهاتف بخصوص الكميات و نوعية ورق الطباعة |
| Belki de sonuçları berbat eden şey çevrede doğal olarak yüksek miktarlarda bulunan kurşundu. | Open Subtitles | ربما هي الكميات العالية في الطبيعة من الرصاص كانت تتلاعب بنتائجه |
| Her bedende, yüksek miktarlarda feromon bulundu. | Open Subtitles | شوّفَ كُلّ جسم حضور الكميات الضخمة لpheromones. |
| Niye küçük miktarlarda satıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تبيع اذا مادام الكميات قليلة؟ |
| Büyük miktarlarda yasadışı ilacı elinizde bulundurmak zor olabilir... ama bundan daha zoru üretimi, dağıtımı ve satışı devlet tarafından yapılan ve kilit altında tutulan ilaçlardır. | Open Subtitles | الكميات الكبيرة من المخدرات الغير شرعية قد تكون صعب أن تضع يديك عليهم ولكنسيكونأكثرصعوبةإنكانت... |
| Böyle küçük miktarları bildirmek zorunda değilim. | Open Subtitles | لستُ مضطرًا للابلاغ عن تلك الكميات الصغيرة لم أخرق أيّ قانون فلا يمكنك اعتقالي |
| Böyle küçük miktarları bildirmek zorunda değilim. | Open Subtitles | وليس علي أن أسجل هذه الكميات الصغيرة |
| Çoğu insan, rakamsal miktarları tam olarak ayırt edebilmeyi yaklaşık altı aylık iken hayatının erken dönemlerinde edinir. | Open Subtitles | الكميات العددية في وقت مُبكر -إلى حدٍما في الحياة في حوالي سن الستة أشهر. |
| Küçücük bir miktar bile solunum yetmezliğine neden olabilir. | Open Subtitles | أقل الكميات قد تتسبب بفشل تنفسي |
| Küçücük bir miktar bile solunum yetmezliğine neden olabilir. | Open Subtitles | في إكس؟ أقل الكميات قد تتسبب بفشل تنفسي |
| Bu hidratların büyük miktarı tüm kıta kıyılarında bulunuyor özellikle Venezuela gibi Ekvator bölgelerinde. | Open Subtitles | هذه الكميات الكبرى من الهيدرات توجد على حدود جميع القارات خاصة على المناطق الإستوائية مثل فينزويلا |
| Bu yüzden ona tam miktarı ve nasıl karıştırılacağını söylemedim. | Open Subtitles | لهذا بالضبط لم أُعطِها الكميات المحددة أو إخبارها بكيفية مزجهم معًا |
| Tarım alanlarının ekimi, hasadı ve mahsulün uzak mesafelere taşınması için çok büyük miktarda mazota ihtiyaç var. | Open Subtitles | كميات كبيرة من وقود الديزل تستعمل في الزِراعة والحصاد وبعد ذلك نقل تلك الكميات الهائلة من الحصاد |
| Bunu büyük miktarda kullanabilecek çok az yetenekli kişi vardır. | Open Subtitles | لا يوجد الا القليلمن الأشخاص في العالم يمكنهم الحصول عليه بهذه الكميات الكبيرة |
| Onlara miktarlar çok büyük değil derken, uzmanlara güveniyorum. | Open Subtitles | أثق بالخبراء عندما يقولون أن الكميات ليست ضخمة |
| Bu, var olan en büyük miktardaki veri topluluğu. | TED | هذه الكميات الأكبر من المعلومات التي وجدت. |