| Bunun etkisi, tabi ki, sadece Kehribar tahıl dalgaları değil, dağlar kadar tahıl. | TED | تأثير ذلك بالطبع، هو أنه ليس فقط موجات الكهرمان للحبوب، إنه جبال لأشياء. |
| Babamız dönüp kapılar tekrar açılana kadar seni Kehribar içinde koruyacağız. | Open Subtitles | نحفظك فى الكهرمان حتى يعود ابانا و تُفتح الابواب مرة ثانية |
| Lşık vurunca Kehribar rengini alıyor. | Open Subtitles | و لكن عندما يتعرضان للإضاءة يصبحان بلون الكهرمان |
| Belki kehribarın içinde bir sinek olarak ya da deri bir şişe. | Open Subtitles | على شكل ذبابة من الكهرمان أو قنينة من جلد |
| Her kimsen, eğer bu kasedi bulduysan kehribardan çıkarmışsın demektir. | Open Subtitles | أيًّا تكونون، إن وجدتم هذا الشّريط، فإنّكم قد استرجعتموه من الكهرمان. |
| Saldırı şansı bulamadan kendimizi kehribara kapatmaya mecbur kaldık. | Open Subtitles | قبل أن نهجم، اضطررنا لحفظ أنفسنا في الكهرمان. |
| 21 yıl boyunca kehribarda mahsur kaldık. | Open Subtitles | لقد حُوصرنا في الكهرمان لـ 21 عاماً. |
| Sanırım Kehribar'dan çıkarılan adam olayı üstündesiniz. | Open Subtitles | علمت أنّك تعملون على قضية جديد، رجل ينزع من الكهرمان |
| Kehribar'ı geliştirdiğim ilk zamanlar evrenimiz tehlike sinyalleri verecek düzeyde bozuluyordu. | Open Subtitles | عندما صمّمت الكهرمان أوّل مرّة، كان الكون يتحلل بوتيرة مخيفة |
| Ama Kehribar kurbanlarının oradan çıkartılıp canlandırılabileceğini bilselerdi korkarım büyük bir isyan patlak verirdi. | Open Subtitles | لكن إن عرفوا أنّه بإمكان إنعاش العالقين داخل الكهرمان أخشى أنّ صيحات الاحتجاج ستنقلب إلى ثورة |
| 4 yıl, kardeşi Kehribar'da onun yüzünden sıkıştığı için suçluluk duyduysa bir daha insanlara zarar vermek istemeyecektir. | Open Subtitles | أعني، لو قضى 4 سنوات وهو يشعر بذنب أخيه العالق في الكهرمان فلن يقبل بأذية مخلوق آخر |
| Gerekli tüp yerleştiriliyor ve gaz salınıyor. Saniyeler içinde de Kehribar katılaşıyor. | Open Subtitles | حالما توضع القنينة بالمكان، يطلق الغاز، وفي غضون ثوانٍ، يتجمّد الكهرمان |
| Rengini görüyorsunuz, muhteşem koyu Kehribar rengini ama Avrupa meşesinde böyle bir şey bekleyemezsiniz. | Open Subtitles | سترون أن لونه غامق وصافٍ بلون الكهرمان ولكنه ليس شبيهاً باللون الذي نحصل عليه من مشروب أوروبي |
| O bölge 2006'daki Kehribar isyanından beri terkedilmiş vaziyetteydi. | Open Subtitles | كانت المنطقة مهجورةً منذ اضطرابات الكهرمان عام 2006. |
| Muhtemelen Kehribar patlama ufkuna fazla yakından maruz kalmış. | Open Subtitles | ربّما لأنّه كان قريباً جدّاً مِن مستوى انبعاث الكهرمان. |
| Son çare olarak Kehribar kullanmayı onunla önceden konuşmuştuk. | Open Subtitles | لقد ناقشنا بالفعل إمكانيّة استخدام الكهرمان كملاذ أخير |
| Ona Kehribar cihazını zaten vermiştim. | Open Subtitles | لقد أعطيتها جهاز حفظ في الكهرمان بالفعل. |
| kehribarın diğer tarafta neye sebep olduğunu gördük. - Binlerce insan içinde sıkışıyor. | Open Subtitles | لقد رأينا ما يسببه الكهرمان بالعالم الآخر، آلاف الناس عالقين به |
| Bütün gün kehribarın önünde dikilmekten bacaklarım şişti. | Open Subtitles | قدمي مُتورّمة من الوقوف أمام الكهرمان طوال اليوم. |
| Buraya yakın bir yerde kehribardan çıkartılan birini arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن شخص كان يقطع الكهرمان من مكان ليس ببعيد من هنا. |
| Bu kasedi bulduysanız, onu kehribardan çıkarmışsındır. | Open Subtitles | لو كنتم قد وجدتم هذا الشريط، فقد استعدتموه من الكهرمان. |
| Birkaç gün sonra hepimizi kehribara soktum. | Open Subtitles | بعد بضعة أيام، قمتُ بوضع أنفسنا في الكهرمان. |
| 21 yıl boyunca kehribarda kaldım. | Open Subtitles | لقد كنتُ في الكهرمان لمدّة 21 عامًا. |
| Kehribarı tetiklemek için yeterli sinyal bulunuyor olması gerek. | Open Subtitles | لا بدّ مِن وجود إشارةٍ كافيةٍ هنا لإثارة الكهرمان. |