| Şimdi bu yığını alevler içinde bırakacağız, ama bunlar çocuk oyuncağı olduğu için, ateş çabuk dağılacaktır. | Open Subtitles | الآن سنحرق هذه الكومة من الشر، لكن لأن هذه لعب أطفال، ستنتشر النيران بسرعة |
| - Bu hurda yığını senin botun mu? - Daha iyisi var mı? | Open Subtitles | تلك الكومة من الزبالة هى قاربك هل لديكى واحد افضل؟ |
| O odun yığınını bugün yakarsanız külleri de yaklaşık 200 litre insan idrarıyla ıslatırsanız sonra da en az bir sene bekletirseniz aziz dostum sahiden barut üretmiş olursunuz. | Open Subtitles | إن أحرقت كل هذه الكومة من الخشب اليوم يمكن أن تنقع الرماد في 50 غالون من البول البشري وتتركه لسنة كحد أدنى |
| Ve şu fatura yığınını düz bir zemine karşı koyki rastgele dışarı uzamasınlar. | Open Subtitles | ورتبي تلك الكومة من الإيصالات بشكل متساوي كي لاتبرز بعضها بشكل عشوائي |
| Simdi Bu kadın tezek yığınının duvarına, bir resim yapmış | TED | الآن، هذه السيدة، على حائط هذه الكومة من أقراص الروث قد رسمت لوحة |
| Belki bu alay yığınının içinde bir doğruluk payı vardır. | Open Subtitles | في خضم هذه الكومة من السخرية أفترض أنه يوجد بعض الحقيقة |
| Tom şu ağaç kümesinin az ötesine ulaştı, efendim. | Open Subtitles | توم" وصل إلى خلف" هذة الكومة من الخشب , يا سيدى |
| Okyanusun ortasında devasa bir çöp yığını var. | Open Subtitles | هناك هذه الكومة من القمامة في وسط المحيط |
| Bu kristallerin çoğunun belirli şekilleri vardır— mesela bu sivri kuvars şelalesi veya bu galenit küpü yığını. | TED | العديد من هذه البلورات لديها أشكال تميزها- كهذه السلسلة من الكوارتز المدبّب، أو هذه الكومة من مكعبات الجالينا. |
| Şu moloz yığını bir zamanlar bir camiydi. | Open Subtitles | تلك الكومة من الأنقاض كانت مسجداً |
| Bu ceset yığını içindeki arayışınızda da bol şans diliyorum o hâlde. | Open Subtitles | -أتمنى لك التوفيق في العبث خلال هذه الكومة من الجثث |
| Birisi her sabah aynı krep yığınını servis etse nasıl beğenebilirsin ki? | Open Subtitles | أقصد , كيف سيعجبك الأمر لو أن شخصاً ما قدم لك نفس الكومة من الفطائر كل يوم ؟ |
| O ceset yığınının içinde uyandığım vakit yoldaşlarımla ölmediğim için kendimden utanç duydum. | Open Subtitles | عندما إستيقظت أولا في تلك الكومة من الجثث كنت خجلان من نفسي لعدم الموت مع رفاقي |
| Şimdi kim bana bu toz yığınının sahibini söyleyecek? | Open Subtitles | إذاً أيمكن لأحد أن يقول لي من يملك هذه الكومة من الغبار. |
| Evet. Paran, bu patates püresi yığınının içinde. | Open Subtitles | نعم, نقودك موجودة في هذه الكومة من البطاطا المهروسة |
| Arkaya doğru tökezleyip o kirli tabak yığınının ortasına düştüğün zaman nihayet gözümde kahramanlaştın. | Open Subtitles | عندما إنقلـبت للخـلف وهبطـت مُحطّمــاً على تلك الكومة من الصحون القذرة أخـــيراً، كنت بطـلــي! |
| Tom şu ağaç kümesinin az ötesine ulaştı, efendim. | Open Subtitles | توم" وصل إلى خلف" هذة الكومة من الخشب , يا سيدى |