| Sam bu listeyi ele geçirmek için bir sürü zahmete katlandı. | Open Subtitles | سام تكبد الكثير من المشاق للوصول لتلك اللائحة , مما يعني |
| listeyi uygulayan öğrenci meğerse liste işine yarıyormuş. | Open Subtitles | منصوحتي, مع اللائحة, تبيّن أن الأمر نجح لها في الواقع. |
| Adı listede yok ama Luca Brasi seni görmek istiyor. | Open Subtitles | ليس على اللائحة و لكن لوكا برازى يريد أن يقابلك |
| Bu liste hakkında bir hafta kadar önce insan kaynaklarıyla konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع قسم الموارد البشرية قبل أسبوع حول تلك اللائحة |
| Seni listeye soktu ve temel kuralları açıklamayı mı unuttu? | Open Subtitles | لقد وضعك على اللائحة و لم يشرح لك القواعد ؟ |
| Harcayacağınız parayı öğrendiğimiz an sizi listenin en üstüne alabilirim. | Open Subtitles | توصلنا مع كل المال الذي تنفقه, يمكنني رفعك لأول اللائحة |
| Dört yıl geçti hala beni o lanet listeden silmediler. | Open Subtitles | مضت أربعة سنوات ومازلت على تلك اللائحة اللعينة إنهم أوغاد |
| listedeki son isme gelecek olursak, Binbaşı Thomas Dodge. | Open Subtitles | انتقل الى الاسم الاخير فى اللائحة الكابتن توماس دودج |
| listeyi yanlış okumuşum, benim hatam, özür dilerim. | Open Subtitles | لا بد من أني قرأت اللائحة بشكل خطأ أنه خطئي ، أنا آسف |
| listeyi indirmeyi bitirene kadar hükümet iki milyon kaybetmiş olur. | Open Subtitles | بمجرد أن ننتهي من تنزيل تلك اللائحة تكون الحكومة خسرت 2 مليون دولار |
| Marka ve modelinden listeyi daraltıyorum. | Open Subtitles | أنا أقلص اللائحة بواسطة نوع وطراز السيارة. |
| Daire bulmak için bana verdikleri listede olan diğer insanlardan da arayan olmadı. | TED | و لم احصل على ردود من باقي الناس الذين كانوا موجودين على اللائحة التي استطيع من خلالها الحصول على شقة. |
| Asla bu duvardan çağırma demiştim! Bu duvar listede yok. | Open Subtitles | لقد أمرتك بألا تتصلى بى أبداً على هذا الجدار هذا الجدار غير مُدرج على اللائحة |
| Hastalıklarınızın hepsi listede. | Open Subtitles | وكل ما أنتم مصابون به يرد في هذه اللائحة |
| Ne kadar param olduğu önemli değildi. liste çok fazla uzundu. | Open Subtitles | لم يهم كم أملك من مالاً كانت اللائحة طويلة جداّ |
| Oraya vardığım an, gitmek istedim çünkü liste sadece dış görüntünü değiştiriyordu nasıl hissettiğini değil. | Open Subtitles | دقيقة دخولي هناك, أردت الرحيل. لأن اللائحة غيّرت طريقة مظهركِ فقط, ليس طريقة شعوركِ. |
| Bu arada,herkes posta adreslerini... şuradaki listeye yazsın. | Open Subtitles | بالمناسبة ، أردت فقط تذكير الجميع أن يضعوا عناوين بريدهم الإلكتروني في اللائحة في الخلف |
| Belki de listeye senden nefret edenleri de eklemeliyiz. | Open Subtitles | عليك أن توسع اللائحة لتشمل الأشخاص الذين يكرهونك |
| Bu listenin şirkete nasıl bir şekilde zarar vereceğini bulabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تجد كيف أن هذه اللائحة يمكن تؤذي شركتنا؟ |
| Hemşire beni listeden çıkarttı, ...iki dilim sıcak tereyağlı soğuk tost ve tatlı çay aldım, herzamanki gibi. | Open Subtitles | شطبت الرئيسة اسمى من اللائحة تناولت شريحتى خبز محمص بارد مع زبدة ساخنة وشايا حلوا كالعادة |
| O listedeki hiç kimse, hastalarıyla senin kadar zaman geçirmiyor. | Open Subtitles | ليس هناك أحد على اللائحة يمضي من الوقت مع مرضاه كما تفعل أنت |
| Kovulduğunda, elinde hiçbir şey kalmaz nakit olmaz, kredi kartı olmaz, iş geçmişin silinir. | Open Subtitles | وعندما تكون على اللائحة لا تملك شيئا لا نقود، لا بطاقات إئتمان لا تاريخ مهني |
| Bu hedeflerin kara listesi, her bölümden bilgi için istekler. | Open Subtitles | هذه اللائحة السوداء للمُستَهدفين طُلِبت من كل قِسْم لجمع المعلومات |
| Görevdeyim ve Protokol 2'yi ihlal ediyorsun. | Open Subtitles | أنا في مهمة، وأنت تخرق البند الثاني من اللائحة. |
| Beni arananlar listesine koyarak kariyerime hiç bir iyilik yapmış olmuyorsunuz. | Open Subtitles | أنت لا تسدي نفعاً لمهنتي بوضعك اسمي على اللائحة المستعجلة العميل الخاص سيلي بووث |
| Şimdi bu balıklar IUCN'nin tehlikedeki türler listesinde. | TED | والآن تتواجد السمكة على اللائحة الحمراء للاتحاد العالمي للحفاظ على الطبيعة. |
| Hala şu aptal hediye listeni mi yazıyorsun? | Open Subtitles | ألا زلت تكتبين تلك اللائحة السخيفة ؟ |
| Sanırım tüm bunlar, seni listemden silemeyeceğim demek. | Open Subtitles | غطاء حمايتي تم تفجيره أعتقد أن كل هذا يعني بأنه لا أستطيع شطبكِ من اللائحة |
| Ama hâlâ o listedeyim. | Open Subtitles | مجرد كونك على تلك اللائحة اللعينة |