| Solumda oturan beyefendi Çok meşhur, belki fazlasıyla meşhur birisi, Frank Gehry. | TED | السيد الجالس على يساري هو الشهير جداً، ربما الشهير زيادةً عن اللزوم فرانك جيري |
| Eğer zaten basit olan bir şeyden Çok fazla şey çıkarırsanız, işlevini kaybedersiniz. | TED | إذا أخذتم زيادةً عن اللزوم من شيءٍ بسيطٍ، فستضيعون الوظيفة. |
| Yani Çok basit yapamazsınız. | TED | إذاً لا يمكن التبسيط زيادةً على اللزوم. |
| Daha fazla değil. Geçen gece birkaç tur fazla attırdık ve her çatıdan dışarıya gitmeyi denedi. | TED | لا أكثر. الليلة الماضية جعلتها تدور دورات بعض الدورات الفائضة عن اللزوم. و لقد حاولت أن تصدم السطح أيضاً. |
| Bu sizin hatanız değil. Siz Çok çekici bir kadınsınız. Belki biraz fazla duygusalsınız. | Open Subtitles | فانت شابة وجميلة بشكل ملفت ربما عاطفية اكثر من اللزوم قليلا |
| Yani biraz fazla rahat görünüyorsa, ya da Çok ateşliyse belki de arkanı dönüp gitmelisin. | Open Subtitles | لذا بالتاكيد ان شعرت انه حذق للغاية او حتى انه مثير زيادة عن اللزوم فربما عليك ان تبتعدي عنه |
| Hayır, muhtemelen Çok mutluyum. | Open Subtitles | كلا، بل ربما أنا سعيد بما يزيد عن اللزوم |
| O Nobel barış ödülünü daka Çok istiyor | Open Subtitles | ويرغب بجائزة نوبل للسلام أكثر بقليل من اللزوم |
| Gördüğün gibi, ben sana yada küçük orospuna yardım için burada değilim... sizi sevdiğim veya iplediğim içinde değilim, bir cehennem için ikincisi Çok fazla... | Open Subtitles | اترين انا لست هنا لأساعدك انت والكلبه الصغيره لأني احبكم أو لأني اهتم بكم ولكن لأن جهنمين هم جهنم واحده اكثر من اللزوم |
| Herkes seni Çok sevdiğimi söylüyor ve seni ne kadar Çok sevdiğimi anlarsan şu an birlikte olmadığımız için üzülebilirmişsin. | Open Subtitles | الكل يقولون أنّي أحبكَ زيادة عن اللزوم وإذا اكتشفتَ كم أحبك |
| Adaya Çok yaklaşıp, geri dönmeyen balıkçılara dair hikayeler. | Open Subtitles | قصص عن صيادى السمك الذين أقتربوا من الجزيرة أكثر من اللزوم و لم يعودوا |
| Papaz bağışlama konusunda Çok konuştu. | Open Subtitles | انا اعتقد ان القس تحدث زياده عن اللزوم بالعفو |
| Ama duyduğuma göre bazen Çok dürüst oluyormuşsun. | Open Subtitles | لكني أسمعُ أنكَ أحياناً تكون صادقاً أكثَر من اللزوم |
| Kendi iyiliği için Çok nazik. | Open Subtitles | حنانكِ الزائد عن اللزوم سيسبب لكِ المشاكل |
| Misina fazla gergindi. Balık vurunca tutamadınız. | Open Subtitles | لقد شددت الحبل زيادة على اللزوم عندما يمسك به السمك لم تستطع الامساك به |
| Kendimi Dan öldüğünden beri fazla duygusal hissediyorum. | Open Subtitles | فقد اصبحت عاطفية اكثر من اللزوم منذ مات دان |
| Tanrım, anne, teşekkürler, ama bu biraz fazla cömertlik olur. | Open Subtitles | جييـ.امي.شكرا لكي.لكن هذا كرماً زيادة عن اللزوم قليلاً |
| Sadece bazen biraz çılgın olabiliyorsun. | Open Subtitles | و لكن أحياناً تصبحين متحمسة زيادة عن اللزوم |
| Lily'nin annesi olmaması konusunda her zaman biraz hassas oldum. | Open Subtitles | اظن انني دائما كنت حساسا زيادة عن اللزوم بشأن عدم حصول ليلي على أم |