| Konsantre olmam lazım, bu da hoş çocuklar yasak demek. | Open Subtitles | انا بحاجة للتركز ، وهذا لايعني عدم وجود الأولاد اللطفاء |
| Böylece ben de bazı doğru hoş insanların arasına katıldım. | Open Subtitles | لذا أعطيت المُرَوّج لبعض الناس اللطفاء الحقيقيين |
| Su damlacıklarını ve yüzen ayıların hareketlerini yakaladığımı ve sevimli yavruların annelerini takip ettiğini çok net hatırlıyorum. | TED | أتذكر بوضوح التقاط قطرات الماء وتحركها أثناء سباحة الدببة والصغار اللطفاء يتبعون أمهاتهم. |
| sevimli arkadaşlarınla tanışırken giymek için, şık elbiseler aldım. | Open Subtitles | إشتريت بعض الملابس الأنيقة لألتقي أصدقائك اللطفاء |
| Çok, çok şirin doktorlar bize çıkma teklif ettiler, bizde kabul ettik. | Open Subtitles | الاطباء اللطفاء دعونا للخارج ليلة الغد وقلت نعم |
| O gerçekten en nazik ve en komik, en terbiyeli insanlardan biri. | Open Subtitles | هو في الحقيقة واحد من اكثر الاشخاص اللطفاء و والاكثر مرحا واحتراماً |
| Biliyorsun, etrafta hâlâ birkaç kibar adam var. Pekâlâ. | Open Subtitles | تعرفين مازال هناك بعض من الرجال اللطفاء هنا |
| Tatlı çocuklarının hepsi sokaklarda sel sefil kalacak. | Open Subtitles | وكل أطفالك اللطفاء سيعودون إلى الشارع من جديد |
| Yine de eğlendim biraz, bazı hoş insanlarla beraberdim. | Open Subtitles | على أية حال، قضيت وقتا جميلاّ، كنت مع بعض الناس اللطفاء |
| Şurada bize bakan hoş bir çift var. | Open Subtitles | لن تذهب لأى مكان هناك مجموعة من الناس اللطفاء هناك |
| Ben eskiden bir sürü hoş bekar erkek tanırdım. | Open Subtitles | حينما كنت وحيدة، عرفت الكثير من العزّاب اللطفاء |
| Kabul etmelisin ki, çok hoş insanlarla tanıştın. | Open Subtitles | يجب أن تعترف أنك قابلت بعض الأشخاص اللطفاء |
| sevimli arkadaşlarınla tanışırken giymek için, şık elbiseler aldım. | Open Subtitles | إشتريت بعض الملابس الأنيقة لألتقي أصدقائك اللطفاء |
| İnsanların sevimli olduklarını koklayarak anlar. | Open Subtitles | أنه يستطيع بحاسة شمه أن يعرف الناس اللطفاء |
| sevimli Rum kızları yaşamlarında üç şey yapmalıdırlar: | Open Subtitles | لانه لابد على الفتيات اليونانيات اللطفاء فعل 3 اشياء فى الحياه |
| Kesinlikle şirin bir kasiyerle aramı yapmadı. | Open Subtitles | و هو مُتأكد كالجحيم أنه لن يضعني مع الصرافين اللطفاء. |
| Belki de şirin evli adamlar evlilik yüzüklerini giymediklerinde... aldıkları risk budur. | Open Subtitles | ربما عندما لا يرتدى الرجال اللطفاء خواتم الزواج ستكون هذه هى المخاطرة التى يقوموا بها |
| Benim sahip olduğum şeyler sadece nazik insanlar. | Open Subtitles | ليس بيننا شيء مشترك، لأنه توجد أشياء مشتركة بيني وبين اللطفاء فقط |
| Senin malını pazarlamak becerilerini uygulamak, satılabilir şeylerini halka arz etmek için seçildiğin bu dünyada nazik olmayan adamlarla da karşılaşmışsındır. | Open Subtitles | في العالم الذي إخترته أن تخبرينا عن مكانك وتهتمي بموهبتك أن تقدمي نفسكِ بهذه الطريقة لقد شاهدت الكثير الأشخاص اللطفاء |
| Ve mecbur kalırsam, onu masandan çıkarır ve bu kibar insanlara gösteririm. | Open Subtitles | و إن اضطريت لهذا سأخرجها من مكتبك و أريها لهؤلاء اللطفاء |
| Tatlı çocuklar berbat hastalıklardan ölür. Masum doktorlar hapse girer. | Open Subtitles | يموت الأطفال اللطفاء بأمراض بشعة يذهب الأطباء الأبرياء للسجن |
| O havalı çocuklardan değildim yani onu soruyorsan. | Open Subtitles | لم أكن واحداً من اللطفاء إذا كان هذا ما تسأله |
| Onlar insan gibi, aşırı heyecan durumunda başı çok ağrıyan iyi kalpli, sevecen insanlar gibidir. | Open Subtitles | العراة المنقطة الأغبياء إنهم مثل البشر الناس اللطفاء الجيدون الذين يعانون من صداع بعد ثورة الغضب |
| Dışarda bir dolu Yakışıklı erkek var. Onlar onunla ilgilenir. | Open Subtitles | هناك العديد من الرجال اللطفاء فى الخارج هناك وسيعتنون بها |