| Belki sinir yolları aşırı yüklendiğinde kullanılan bir geçici bellek deposu. | Open Subtitles | ربما الذاكرة المؤقتة المختزنة في حالة فرط التحميل على مسالكه العصبية. |
| Biyolojik babasından bir yanıt alıncaya kadar bebeğin geçici velayetini size veriyorum. | Open Subtitles | أمنحكم الرعاية المؤقتة حتى نستطيع الحصول على أجوبة مباشرة من أب الولادة |
| geçici koruyuculuğu, çocuğun hayatını her şeyin üstünde tutacak bir doktora veriyorum. | Open Subtitles | فسأعطي الحضانة المؤقتة لطبيب و الذي سيهتم بصحة الطفل فوق كل شئ |
| geçici koruyuculuğu, çocuğun hayatını her şeyin üstünde tutacak bir doktora veriyorum. | Open Subtitles | فسأعطي الحضانة المؤقتة لطبيب و الذي سيهتم بصحة الطفل فوق كل شئ |
| - Sanrım, yeni geçici personel. Yani tam bir baştan çıkarıcı diyorsun. | Open Subtitles | ـ اعتقد انها الموظفة المؤقتة ـ أعتقد انها لن تكون مؤقتة أبدا |
| Etkilendim. Ama bütün geçici kopyaları artık dosyaları ve yedekleri hatırlayabildin mi acaba? | Open Subtitles | لقد أثرت إنبهاري ولكن هل نذكر كل أعمال النقل المؤقتة والأقراص المتشابهة والنسخ؟ |
| Hastanelerin kapasitesini aştığı geçici barınakların da dolduğu bildiriliyor ama durum apaçık ortada. | Open Subtitles | لدينا أنباء عاجلة عن إجتياح المستشفيات والملاجئ المؤقتة مملوءة ولكن الحقيقة واضحة تماماً |
| Haftada bir gün kurulan ve insanların fotoğraflarını düzelttirdikleri geçici fotoğraf kitaplıklarında tarama ekipmanlarımızı hazırlıyorduk. | TED | ومرة واحدة كل أسبوع، نقوم بتثبيت معدات المسح لدينا في مكتبات الصور المؤقتة التي أنشئت، حيث كان الناس يستردون صورهم. |
| Ne yazık ki, geçici bir kilo artışı kalıcı hale gelebilir. | TED | للأسف، زيادة الوزن المؤقتة يمكنها أن تصبح دائمة. |
| geçici bir tehlikeye alışmış değiller. | TED | فهم لم يتكيفوا للتعامل مع المخاطر المؤقتة |
| 7 Numara: Kitabınızın çıkması ve yaratıcılığınızın geçici başarıları üstesinden gelmek zorunda olduğunuz türden olaylardır. | TED | سابعًا: النشر والنجاحات الإبداعية المؤقتة هي أشياء عليكم التعافي منها. |
| 30 yıldır geçici bir mekanda çalışıyoruz, fakat bu geçici yer sebebiyle, kötü şöhretli bir tiyatro şirketi olduk. | TED | مساحة مؤقتة منذ 30 عاما ولكن بسبب تلك المساحة المؤقتة أصبح لدينا شركة مسرح سيئة السمعة |
| 1919'da geçici hükümette vekildi. Atatürk'ün adamlarındandır. | Open Subtitles | لقد كان أحد افراد الحكومة المؤقتة عام 1919 ,وأحد رجال اتاتورك |
| Umarım beni geçici çevreme bakarak yargılamıyorsunuz, | Open Subtitles | آمل ألا تكوّني حكمك على هذه البيئة المؤقتة |
| İlk önce bazı gelip geçici insanlarla yolunu ayırman gerek. | Open Subtitles | وأنكِ تحتاجين بعض الوقت لتقطعي علاقاتك المؤقتة اللتي تجمعك بأشخاص مؤقتين |
| Valiyi o öldürdü ve artık yeni geçici hükümetin başkanı o; ilk işi, köleliği kaldırmak oldu. | Open Subtitles | وكان هو من قتل الحاكم وهو الان رئيس الحكومة المؤقتة الجديدة والتي من اول مهامها هو الغاء العبودية |
| Bu geçici olan. Orijinal ehliyetiniz bir kaç hafta içinde elinize geçer. | Open Subtitles | هذه المؤقتة ستحصلين على رخصتك خلال أسابيع |
| geçici ehliyetim... ve astronotluğa başvuru formum var. | Open Subtitles | نعم، لدي رخصة القيادة المؤقتة وهذه الإستمارة |
| Şimdi, bu çocukları geçici güvenlik görevlisi olarak işe almanı istiyorum. | Open Subtitles | الآن أنظر, أريد وضع هؤلاء الرجال على كشوف الرواتب المؤقتة كحراس أمن |
| Dün, yeniden geçici sıkıyönetim ilan ettik. | Open Subtitles | شهد يوم أمس العودة المؤقتة للأحكام العسكرية |
| Lağımlardan, kullan-at telefonlardan ve... | Open Subtitles | المجــاري، ... والهواتف المؤقتة الاستعمال، و |
| yarı zamanlı gönüllü çalışandan paralı çalışana çevrilmiş. | Open Subtitles | قدّ تحول وضعها الوظيفي من متطوعة فئة العمالة المؤقتة ، إلى موظفة ثابتة. |
| Bunu nasıl saklayacağımı biliyorum ve birkaç tane kullan at telefon ile... | Open Subtitles | أعلم كيف إخفاء الأشياء و أخد بعض الهواتف المؤقتة |