"الماء النظيف" - Translation from Arabic to Turkish

    • temiz su
        
    Ulusal Çevre Politikası Hareketi'ni, Temiz Hava Hareketi'ni, temiz su Hareketi'ni ortaya çıkarttı. TED وقامت أيضا بوضع القانون الوطني للبئية وقانون الهواء النظيف ، وقانون الماء النظيف
    Ancak, hela ya da sifonlu tuvaletler, hastalıkları sadece temiz su kaynağı kullanmaya göre iki kat fazla azaltıyor. TED ولكن المرحاض المتواضع، أو المرحاض الدافق يقلل من المرض بمقدار ضعف ما ستنفقه على الماء النظيف.
    Hastaneler artık tüm bölgedeki hastaları ısı veya temiz su olmadan tedavi edemiyor, bu da binlerce sivilin ölümüne neden oluyor. TED لم يعد بإمكان المستشفيات معالجة المرضى، فقدت الكثير من المناطق الماء النظيف والدفء مما تسبب في مقتل عشرات الآلاف من المدنيين.
    Ve temiz su, eğitim, tıp ve hatta sosyal girişimcilik. TED ولدينا جوائز عن الماء النظيف .. والتعليم .. والطب .. والدواء .. ونحن نبحث عن شركاء من الناشطين الاجتماعين
    Bugün Flint, Michigan'da hâlen temiz su bulunmuyor. TED اليوم، فلينت، ميشيغان، لا زالت تفتقد الماء النظيف.
    DKSK, ya da Doğal Kaynaklar Savunma Konseyi, temiz su, temiz hava için savaşıyor ve Amerika'nın el değmemiş doğasını koruyor. Open Subtitles م.د.م.و هي مجلس دفاع المصادر الوطني كفاح من أجل الماء النظيف الهواء ولإبقاء براري أمريكا
    Çocuğun nükleer savaş sonrası yalnız bir yağmacı olduğunda temiz su altın değerinde olacak. Open Subtitles عندما يصبح طفلك مشرداً وحيداً في عالم الحروب النوويه ستماثل قيمة الماء النظيف وزنه ذهباً
    Hadi, temiz su getirin. Acele edin! Open Subtitles هيا إحضروا قليلاً من الماء النظيف ، بسرعة
    1802'de. Şehire temiz su getirmesi için inşaa etti. Open Subtitles عام 1802، بناها كي يحضر الماء النظيف إلى المدينة
    Bir düşünün. Koşarak evine giden bir küçük çocuğu düşünün. Onun da düzgün ve temiz su kaynağı olabilir, ama elleri kirli ve bu ellerle kendi su kaynağını da kirletecek. TED فكر في الأمر. ذلك الصبي الصغير الذي يجري مرة أخرى إلى منزله قد يصبح لديه إمداد مياه نظيفة ولكن لديه أيدي قذرة ستقوم بتلويث هذا الماء النظيف.
    Sıkıntılarını anlattılar. Onları sadece temiz su bulmak gibi pratik işlere odaklanmak zorunda bırakan, zorlu, ağır kamp şartlarını anlattılar. TED حدثوني عن معاناتهم، وأيضاً أخبروني عن ظروف المخيم القاسية والصعبة التي حالت بينهم وبين التركيز على أي شيء سوى الأعمال الأساسية كالبحث عن الماء النظيف.
    Sadece su. temiz su. Open Subtitles فقط مسموحٌ لك بالماء , الماء النظيف
    Sebzeler de temiz su ister. Open Subtitles حتى الخضراوات تحتاج الماء النظيف
    - temiz su Girişimi'ni o olay başlatmıştı. - Belki bu şey de öyledir. Open Subtitles هو الذي بَدأَ قانون الماء النظيف.
    temiz su Girişimi'ni yürütüyor. Open Subtitles إنها تدير مبادرة الماء النظيف.
    Bir iyilik yap ve bana temiz su getir. Open Subtitles كن شهماً, وأحضر لي بعض الماء النظيف
    temiz su doğal bir insan hakkıdır. Open Subtitles الماء النظيف هو حق من حقوق الإنسان.
    temiz su bir insan hakkıdır. Open Subtitles الماء النظيف هو حق من حقوق الإنسان.
    Ben temiz su ile vücudunu sileceğim. Open Subtitles ساحضر بعض الماء النظيف واحميه
    eğer temiz su içmek istiyorsan. Open Subtitles الجميع يريد الماء النظيف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more