| Bilgisayarlardan anlayanlarınız için: sağ yarıküremiz tıpkı bir paralel işlemci gibi çalışırken sol yarıkürenin çalışması ise bir seri işlemciye benzer. | TED | ولمن هم على دراية بأجهزة الكمبيوتر نصف المخ الأيمن يعمل مثل المعالج المتوازي بينما النصف الأيسر يعمل كمعالج تسلسلي |
| Geçidin paralel dünyalara açılabileceğine dair elimizde hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لم يكن مطلقا بحوزتنا أي دليل حتى نقترح بأن البوابه يمكنها الوصول الى الكوكب المتوازي |
| İlk birkaç darbe paralel eksenli ve yüzeysel. | Open Subtitles | أول عدة ضربات كانت ضحلة حول الفأس المتوازي |
| Şayet kendi paralel dünyasından seninkine geçebildiyse evrenin duvarları yıkılıyor anlamına gelir bu. | Open Subtitles | تماما، إذا استطاعت العبور من عالمها إلى عالمكِ المتوازي |
| paralel evrende çok eğlendim ama büyükannem öldü. Huzur içinde yatsın. | Open Subtitles | لقد قضيت وقتا ممتعا في ذلك العالم المتوازي لكن جدتي قد توفيت |
| Ve sen de domuzu paralel evrende aldın. | Open Subtitles | وأنت احضرت الخنزير من هناك من العالم المتوازي |
| paralel parktan kaçmak için yolu değiştiriyorsun ki bu bir yetişkinin yapabilmesi gereken bir şey gibi görünüyor. | Open Subtitles | تتخطين مسافات طويلة لكي تتفادي الركن المتوازي وهذا يبدو كأمر يقدر الناضجون على فعله |
| paralel parkı öğrenirken babam bana bağırmıştı, çok stres yaptım ve hiç tam olarak öğrenemedim, tamam mı? | Open Subtitles | انظر صرخ في أبي وأنا أتعلم الركن المتوازي وكان موقفًا مؤلمًا جدًا |
| paralel doğru tanımımız böyle. | TED | هذا هو تعريفنا للخط المتوازي. |
| paralel dünyadayken benimle ilgili bir şey söylemiştin. | Open Subtitles | في ذلك العالم المتوازي |
| Seni paralel evrenden izlemiş ve Alexander'ı biliyor. | Open Subtitles | ) تبعك من عالمه المتوازي وهو يعلم بشأن (أليكساندر) |
| Buna paralel oyun denir. | Open Subtitles | هذا يدعى اللعب المتوازي. |