| Yetki Bilgelik'de olmalı. Kesinlikle, Fedakarlık'ta değil. | Open Subtitles | يفترض أن يكون المثقفين هم المسئولين وليس المتطوعين. |
| Yani Dürüstlük'te yapılacak bir mahkemenin doğası gereği Bilgelik'te yapılacak bir mahkemeden daha âdil olduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | إذا، أتريد القول بأن المحاكمة هنا عند الصرحاء، ستكون أكثر عدلًا من محاكمة عند المثقفين ؟ |
| Kriz zamanlarında, önce entelektüeller gider. | Open Subtitles | في أوقات الأزمات، المثقفين أول من يهربون |
| Orta sınıf insanlar, entelektüeller, kapitalistler. Yeniden eğitilmeli ya da yok edilmeliydi. | Open Subtitles | أبناء الطبقة المتوسطة, المثقفين, الرأسماليين سيعاد تثقيفهم أو ستتم إبادتهم |
| Bu iç karartıcı entelektüel topluluğunda buluşmayı kabul ettiyse, belli ki senden hoşlanıyor. | Open Subtitles | إذا تكرّم بالإنضمام لإجتماع المثقفين هذا، فإنّك تجذبينه |
| Her üniversitede, entellektüel olarak erken gelişmiş bir iki öğrenci, her zaman var olmuştur. | Open Subtitles | هناك دائما واحد أو أثنين من الطلبة ناضجين فكريا في كل حرم جامعي ينصبون أنفسهم اعضاء من المثقفين النخبة |
| Bunu yapmak için bir dizi saçmalığa başvurmamız lazım. çünkü entelektüellerin ilerlemeden nefret ettiğini öğrendim. | TED | ولفعل ذلك علينا أن نضيف بعض السخرية، لأنني اكتشفت أن شريحة المثقفين تكره التقدم. |
| Bugünlerde, Bilgelik'in tek konuştuğu şey bu. | Open Subtitles | هذا هو حديث الساعة لدى المثقفين الآن. |
| Bilgelik her yerde onları arıyor. | Open Subtitles | ولكن المثقفين يبحثون عنهم في كل مكان |
| Tris, bence Bilgelik'e gidip Jeanine'i ellerinle öldürmelisin. | Open Subtitles | تريس)، أظن أنه عليك أن تذهبي) إلى المثقفين وتقتلي (جانين) بنفسك. |
| Bilgelik'in görüntüleme teknolojisi. | Open Subtitles | هذه تقنيه فحص من المثقفين. |
| Bilgelik'e mi saldıracaksınız? | Open Subtitles | أستهاجمون المثقفين ؟ |
| Söylesene neden Bilgelik'e teslim oldun? | Open Subtitles | لما سلّمت نفسك إلى المثقفين ؟ |
| Bazı entelektüeller ''Enlightenment Now'' kitabıma öfkeyle karşılık verdiler, öncelikle entelektüellerin ilerlemeden nefret ettiklerini iddia etmeme ve ikinci olarak ilerleme kaydedildiğini iddia etmeme. | TED | بعض المثقفين استجابوا بغضب في كتابي "التنوير الآن" بقولهم أولا كيف يدعي أن المثقفين يكرهون التقدم ثانيا، كيف يجرؤ أن يدعي أن هناك تقدم |
| Gelecek vaat eden askeri kariyeri geride bırakan genç bir yazar olarak Fyodor sosyalizm ve reform fikirleriyle ilgilendi ve İmparatorluk devletinin yasakladığı radikal metinleri tartışmak için bir entelektüeller grubuna katıldı. | TED | ككاتب شاب ترك وراءه مهنة عسكرية واعدة، قد انجذب فيودور إلى أفكار الإشتراكية والإصلاح، وانضم إلى جماعة المثقفين لمناقشة الأفكار الثورية المحظورة من قبل الحكومة الإمبراطورية. |
| Yatırım uzmanları, bankacılar, politikacılar, entelektüeller için. | Open Subtitles | للسماسرة, المصرفيين، الساسة، المثقفين. |
| Feministler entelektüeller çirkin kadınlar. | Open Subtitles | المطالبين بالجنس المثقفين السحاقيات |
| Önde yürüyüp, entelektüel beyinlerin fikirlerini sertçe yüzlerine vuracaklar. | Open Subtitles | سوف يتغلبون على أفكارنا داخل رؤوس المثقفين |
| Buraya çok fazla entelektüel almıyoruz. | Open Subtitles | لأننا نحصل على العديد من المثقفين هنا |
| Bir entellektüel kadar canımı sıkan hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | -و لاشىء يثير ضجرى اكثر من المثقفين |
| entellektüel pisliklerden başlayarak! | Open Subtitles | إبتداءا من حثالة المثقفين |