| Yasak meyveden dolayı... ...herşeyin günah olduğunu söylerler. Bu onların kültürlerinin... | TED | كما يُرجعون أن لهاة الحلق تجعل الكلام منخفضًا إلى الفاكهة المحرمة |
| "Karanlık çöktükten sonra, erkeklerin.. Yasak Şehirde kalmalarına izin verilmez." | Open Subtitles | غير مسموح بتواجد الرجال في المدينة المحرمة بعد هبوط الظلام |
| Yasak şehrin içinde her zaman İmparator kalacaksınız... ama dışarıda değil. | Open Subtitles | أنت دائما ستكون الإمبراطور داخل المدينة المحرمة لكن ليس في الخارج |
| Arkadaşlarını kaybettiği için intikam isteyen genç Yasak bir bölgeye ulaştı. | Open Subtitles | ،تسعى للإنتقام لوفاة أحد أصدقائك أحد النزلاء يعثر على المنطقة المحرمة |
| Yüzlerce alim yasaklı kitapları korumaya çalışarak cesurca direndi. | Open Subtitles | مئات من الباحثين قاوموا بشجاعة بمحاولة حفظ الكتب المحرمة |
| Tecrübe edinmek gibi, yasaklanmış benliğimin ifşası gibi. | Open Subtitles | تجربة تعليمية مثل إيحاء حول نفسي المحرمة |
| Yasak şehir, sadece bir duvar ve bir kapı ile ana şehirden ayrılmış. | Open Subtitles | منفصل عن المجمع بواسطة فقط جدار وبوابة هي المدينة المحرمة |
| Yasak Bölge yüzyıllardan beri kapalı kaldı. | Open Subtitles | لقد تم إغلاق المنطقة المحرمة منذ قرون,وبكل حق |
| Hen Wen'i, Yasak Orman'ın kenarındaki gizli kulübeye götür. | Open Subtitles | خذ هن وان إلى الكوخ المخفي على حافو الغابة المحرمة |
| Ama Yasak şehirden ayrılma iznim yok. | Open Subtitles | لكن غير مسموح لى أن اترك المدينة المحرمة |
| Yasak şehir boş bir tiyatroya dönmüştü. | Open Subtitles | المدينة المحرمة كانت قد أصبحت مسرح بدون جمهور لماذا إذن بقي الممثلون على المسرح؟ |
| Bugünse, Lhasa'nın Yasak şehrinin kapılarına ulaştık. | Open Subtitles | واليوم وصلنا أبواب المدينة المحرمة لاسا. |
| Bize Yasak bölgedeki gezegenlerin listesini verebilirdiniz. | Open Subtitles | كان يمكنك إعطائنا قائمة بكل الكواكب المحرمة |
| Bu Yasak ilişkiden Kawatche halkı doğmuş. | Open Subtitles | ونتيجة هذه العلاقة المحرمة ولد قوم الكواتشي |
| Jounin seviyesinin altında olan birisi Yasak parşömeni tercüme edemez. | Open Subtitles | وحده النينجا من رتبة الجونن يستطيع معرفة ما بداخل مخطوطة الأساليب المحرمة |
| Yasak parşomen olayıyla ilgili hala öfkeli olmalısın Naruto-kun. | Open Subtitles | لا بدّ أنك غاضب من حادثة الوثيقة المحرمة يا ناروتو |
| Şüphesiz hedefimiz Batı'daki Yasak Orman'a gidip tabutu bulmak. | Open Subtitles | نحن سنتوجه إلى الغابة المحرمة غربا لنجد التابوت، بالطبع |
| -Biz onun Yasak ülkede sonsuza dek kaybolduğunu düşünüyorduk | Open Subtitles | هذا مدهش لقد ظننا انه قد ضاع للابد في الاراضي المحرمة |
| Beni Yasak erotik fantazilerine götürmelerini. | Open Subtitles | لو وافقوا على أخذي إلى تخيلاتهم الجنسية المحرمة. |
| Fakat orası Arap çölünün ortasında. yasaklı bir bölge. | Open Subtitles | انها فى وسط الصحراء انها المنطقة المحرمة |
| Sanırım Edward ile ilgili hissettiklerim tutku, ihtiras, tamamen yasaklı şeyler idi. | Open Subtitles | بعكس ما أشعر به عندما أكون مع إدوارد من شغف و رغبة أشياء تشبه الفاكهة المحرمة |
| yasaklanmış kapıları bu kadar sık çaldıktan sonra öbür taraftan birilerinin buna cevap vermesi çok da mantıksız değil. | Open Subtitles | من المنطقي أنه بعد الطرق في كثير من الأحيان على الكثير من الأبواب المحرمة شيء ما على الجانب الأخر ينبغي أن يستجيب |