Bu gözlemlediğimiz bu tip bir yerel para birimi artışı da ilgi çekici. | TED | لذا فهذا الظهور هو نوع من العملة المحلية في ظاهرة أخرى مثيرة حقاً |
Uzak bir bölge ancak yerel polis yola koyuldu bile. | Open Subtitles | انه في منطقة بعيدة والشرطة المحلية في طريقها الى هناك |
Uzak bir bölge ancak yerel polis yola koyuldu bile. | Open Subtitles | انه في منطقة بعيدة والشرطة المحلية في طريقها الى هناك |
- Sabah ilk iş yerel polisi arayacağım ve ne yapabildiğime bakacağım. | Open Subtitles | انظروا، سأتصل حي المحلية في الصباح ونرى ما اذا كان يمكنني المساعدة. |
Ülkedeki ve dünyadaki yerel topluluklarda da sürekli | TED | وثم المجتمعات المحلية في جميع أنحاء البلاد وفي جميع أنحاء العالم، أليس كذلك؟ نسمع عن ذلك طيلة الوقت. |
Kendimi çok şanslı hissediyorum ve hayatımda tam 35 kez gittim. Bizimle birlikte gelen insanlar evlerine büyük bir şampiyon olarak döndüler, sadece Antarktika için değil, kendi uluslarındaki yerel meseleler için de. | TED | أشعر بأني محظوظ جداً، وقد ذهبت 35 مرة في حياتي، وكل الناس الذين يأتون معنا يعودون إلى بلادهم كأبطال عظيمين، ليس فقط من أجل القطب الجنوبي، ولكن من أجل القضايا المحلية في أوطانهم. |
Ama ülke çapındaki yerel idarelerin fakir insanlara yaptığı şey aynen budur. | TED | ولكن هذا هو ما تقوم به الحكومات المحلية في جميع أنحاء البلاد تجاه الأشخاص الفقراء. |
Bazı Japon yerel hükûmetler çiftlere bebek sahibi olmaları için para teklif ediyor ve doğan her ek çocuk için teklif edilen para artıyor. | TED | بعض الحكومات المحلية في اليابان عرضت مالاً على الأزواج لإنجاب أطفال، بازدياد الأموال مع كل مولود إضافي جديد. |
Sorun sadece sıcaklık ve yağıştaki yerel değişiklikler değil, aşırı derecede olması. | TED | ولا تقتصر فقط على التغيرات المحلية في الحرارة والأمطار، بل هي التقلبات الحادة. |
Ve bu örümcek ağı gökyüzündeki yerel koordinatlara karşılık geliyor. | TED | وهذه الشبكة العنكبوتية تتجاوب مع الإحداثيات المحلية في السماء |
yerel polise ve FBI'a haber verdim. | Open Subtitles | لقد أخبرت الهيئة المحلية في مكتب التحقيقات الفيدرالي |
Yoksul bölgelerde, yerel şirketlerin almasına yardım ediyorum, | Open Subtitles | أحاول في تمويل الأعمال المحلية في المناطق الفقيرة |
Bütün yerel hayvan barınaklarına baktım ama en sonunda aramayı bıraktım. | Open Subtitles | لقد تفقدت كل ملاجئ الحيوانات المحلية في ذلك الوقت لكن في النهاية استسلمت للأمر الواقع |
Tabii, yerel poliste tanıdıkları yoksa bunlar olur. | Open Subtitles | وهذا على افتراض أنّه لا يملك شخصين من الشرطة المحلية في خدمته |
Ana ofislerine gitmeden önce yerel bir mekânda toplanıyorlar | Open Subtitles | إنهم يعيدون تجميع صفوفهم المحلية في مكان ما قبل أن يتجهوا إلى المكتب الرئيسي |
Sizlerin yerel polise pek itibar etmediğinizi biliyorum ama eğer bir şey bulursanız ya da yardım gerekirse bana haber verin. | Open Subtitles | أعرف أنكما لا تقحمان الشرطة المحلية في المستلزمات الكبرى لكن لو وجدتم أي شيء يحتاج مساعدة فقط أخبروني |
Panchgani'deki yerel bir hastanede kurşunlara yenik düşmüştür. | Open Subtitles | استسلمت لطلقات نارية له في أحد المستشفيات المحلية في بانشغاني. |
Aborijin topluluklarındaki yerel dükkanlara bağlıydı. | Open Subtitles | بسبب البقالات المحلية في المجتمعات البدائية |
Tek yapmamız gereken bölgedeki bütün yerel polis karakollarını aramak. | Open Subtitles | علينا فقط أن نتصل ...بجميع فروع الشرطة المحلية في المنطقة |
yerel işletmeleri kamu alanlarından muaf tutan bir yasa değişikliği sunmak istiyorum. | Open Subtitles | الذي يمكن أن يعفي الشركات المحلية في الأماكن العامة. |