| Beş gün önce Cesurlar gibi davranan âsi bir grup Uyumsuz Fedakârlık'ı vahşice işgâl etti. | Open Subtitles | قبل خمسة أيام، مجموعة خطرة من (المختلفين) متنكرين في زي (الشجاعة) قاموا بغزوٍ وحشيّ على مقاطعة (أبنجيشن: |
| Ancak bu kutuyu yalnızca bir Uyumsuz açabilir. | Open Subtitles | ومع ذلك، فوحدهم (المختلفين) من يمكنهم فتح هذا الصندوق |
| Dün Jeanine, Fedakârlık'a yapılan saldırının bir grup hain Uyumsuz ve sempatizanları tarafından yapıldığını duyurdu. | Open Subtitles | أعلنت (جينين) يوم أمس أن الهجوم على (أبنجيشن) تمّ تنظيمه من طرف مجموعة متمرّدة من (المختلفين) وتعاطفهم |
| Onlara Uyumsuzlar diyoruz. | Open Subtitles | ندعوهم (المختلفين) |
| Bunlar Uyumsuzlar olacak. | Open Subtitles | سيكونون (المختلفين) |
| Çünkü iki ayrı dünya var. Ancak o iki dünya arasında da Boşluk var. | Open Subtitles | لأن لدينا عالمين مختلفين، وبين هذين العالمين المختلفين يوجد الفراغ |
| Ve bu iki Farklı adam arasında pek beklenmedik bir şey oldu. | Open Subtitles | وربما قد حدث شيء غير متوقع آخر بين هذين الرجلين المختلفين تماماً |
| - Vulcanlar yalan söyleyemez. Öyleyse senin yarı insan parçana söylüyorum. | Open Subtitles | إذن، أنا أتحدث بالنيابة عن نصف البشر المختلفين معك بالرأي |
| Efendim, Uyumsuz'un hayati değerleri düşüyor. | Open Subtitles | سيّدتي، المؤشرات الحيوية للـ(المختلفين) تنخفض |
| Tüm ikinci derece personeli Uyumsuz görevine verin. | Open Subtitles | عيّن جميع الموظفين غير الضروريين لتحقيق بالتفاصيل عن (المختلفين) |
| - Uyumsuz, %40. - Maalesef sen de değilsin. | Open Subtitles | ـ من (المختلفين) بنسبة 40 بالمئة ـ أخشى أنك لست المطلوبة أيضاً |
| Uyumsuz, %100. Bak sen şu işe. - Ne? | Open Subtitles | ـ من (المختلفين) بنسبة 100 بالمئة ـ سأكون ملعوناً |
| Sen Uyumsuz sorununun kontrolden çıktığının yaşayan kanıtısın. | Open Subtitles | أنت الدليل الحي على أن مشكلة (المختلفين) قد نمو خارجين عن السيطرة |
| Uyumsuz, %10. | Open Subtitles | من (المختلفين) بنسبة 10 بالمئة |
| Uyumsuz, %100. | Open Subtitles | من (المختلفين) بنسبة 100 بالمئة |
| Bunlar Uyumsuzlar olacak. | Open Subtitles | سيكونون (المختلفين) |
| Uyumsuzlar. | Open Subtitles | (المختلفين) |
| Ancak o kurşunların 87 ayrı 308 modelinin hangisinden atıldığını bulamam! | Open Subtitles | و مع ذلك مستحيل أن أخبرك أي نوع من الـ 87 نوع المختلفين هو من أطلق تلك الرصاصات |
| Çünkü iki ayrı dünya var. Ancak o iki dünya arasında da Boşluk var. | Open Subtitles | لأن لدينا عالمين مختلفين، وبين هذين العالمين المختلفين يوجد الفراغ |
| İşte burada karakterimle ilgi tamamıyla iki Farklı algı var. | TED | لذا فإن هناك هذين الإدراكين المختلفين لشخصيتي. |
| İki Farklı ölçekte, aynı desen değil. | TED | وليس النمط نفسه على المستويين المختلفين. |
| Öyleyse senin yarı insan parçana söylüyorum. | Open Subtitles | إذن، أنا أتحدث بالنيابة عن نصف البشر المختلفين معك بالرأي |