| Sorun değil. Eğer sen orada olmasaydın hamburgerlerin tadı iyi olmazdı. | Open Subtitles | لا مشكلة البرغر لن تكون جيدة المذاق إذا لم تكن هناك |
| Sorun değil. Eğer sen orada olmasaydın hamburgerlerin tadı iyi olmazdı. | Open Subtitles | لا مشكلة البرغر لن تكون جيدة المذاق إذا لم تكن هناك |
| Yer mantarları hemen hemen her bıldırcın yemeğiyle iyi gider çünkü tadı güçlendirirler. | Open Subtitles | الكمأ يأتي بشكل ممتاز تقريباً مع أي طبق سمّان لأنه ينعش المذاق السلس |
| Evet, turta çok iyi, ama ağızda kalan tat muhteşem. | Open Subtitles | نعم الفطيره جيده جدا ولكن المذاق المتبقى فى الفم قاتل |
| Asla zaferi tatmamalı, sadece kendi kanının bakırımsı tadını alacak. | Open Subtitles | لا يجب أن يتذوق الإنتصار بل المذاق النحاسي لدماءه فقط |
| lezzetli şeyler nasıl yapılır, iyi biliyorsun. | Open Subtitles | بالتأكيد أنت تعرفين كيف تعطين الأشياء المذاق الجيد |
| Konserve yiyeceklerden nefret ediyorum. Asla aynı tadı alamazsın. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع مقاومة الأشياء الطازجة إنهم ليسوا على مستوى واحد من المذاق |
| Belki de tadı güzel ama kesinlikle karnımızı doyurmayacak. | Open Subtitles | ربما تكون لذيذة المذاق لكنها بالتأكيد لن تملأ بطوننا |
| Ve hepsinin tadı harikadır, bundan emin olabilirsiniz | Open Subtitles | كل المذاق المثالي عندنا و يمكنك المراهنة |
| Şu sofranın güzelliğine bir bakın. Görünüşü, kokusu, tadı... | Open Subtitles | المظهر، الرائحة و المذاق لذيذ، كله متوفرّ هنا. |
| Ağzımdaki iğrenç tadı yok edecek bir şeyler yapsanız daha makbule geçer. | Open Subtitles | سيكون أفضل لو خلصتينى من المذاق السىء من فمى |
| Şimdi, bu iğrenç tadı ağzımdan atmak için neyin var? | Open Subtitles | ماذا لديك الآن لغسل ذلك المذاق السيء بفمي؟ |
| Ve belki de yağsız Farmer Bounty'nin mükemmel tadı olan taze sütlü tereyağını her ısırışınızda benimle aynı fikirde olacaksınız. | Open Subtitles | و ربما ستوافقونى عندما تجربون المزارع بونتى الخالية من الدهون مع المذاق الأصيل للزبدة الطبيعية |
| Kendime güvenimi bir çaykaşığıyla ölçüp şiirime karıştırdığımda, ağzımda hala garip bir tat bırakıyor. | TED | ويمكن قياس ثقتي بنفسي بحجم ملاعق الشاي ولكنها لا تزال حلوة المذاق في فمي |
| O 15 yıllık tat asla aklımdan çıkmayacak. | Open Subtitles | لايمكن أن انسى ذلك المذاق منذ 15 عاما,التنّين الأزرق |
| Herkes Farmer's Bounty'nin gerçek tereyağındaki gibi zengin, taze sütlü ve gerçek tadını denemeli. | Open Subtitles | كل شخص يجب أن يجرب المزارع بونتى مع المذاق الحقيقى الغنى الدسم للزبدة الحقيقية |
| İtiraf edeyim, biraz yağlıdır, ama ne kadar lezzetli olduğuna inanamazsınız, özellikle de açsanız. | Open Subtitles | ولكنك قد تندهش من روعة المذاق خاصةً إذا كنت تتضور جوعاً |
| Tüketicilere ete kıyasla maliyeti aynı veya daha az olacak, aynı lezzeti veya daha iyi lezzet vermeyecek farklı bir alternatif sunmadığımız sürece insanlar et tüketimine devam edecek. | TED | ولكننا لن نقم بتقليل إستهلاك اللحوم حتى نمنح المستهلكين بدائل وبذات التكلفة أو أقل، وبذات المذاق أو أفضل. |
| Size garanti ederim efendim, tadına baktıklarında daha da iyi görünecek. | Open Subtitles | كن مطمئناً، حضرة السكرتير، سيكون المذاق أفضل. |
| Biliyorum dışı çok sert ama içi çok tatlı. Güven bana. "Haydi. | Open Subtitles | أعلم أنّ حوافّها الخارجيّة خشنة، لكنّها حلوة المذاق من الدّاخل، أعهد بذلك. |
| - Tanrım. - Endişelenecek bir şey yok. Eminim tatları iyidir. | Open Subtitles | لا شئ تقلق حياله أنا متأكد أن المذاق ما زال جيد |
| Bu sebzelerin Tadının ne harika olacağını düşün. | Open Subtitles | فكر كيف ستكون كل هذه الخضروات حلوة المذاق |
| Haftalarca burada bunu içebiliriz, hepimizin ağzı kireç tadında olacak. | Open Subtitles | يمكن أن نشرب هذا لأسابيع كلنا يبقى في فمنا ذلك المذاق الطباشيري. |