| Bu kalabalık çılgın toplulukta her canlının yerini, kendi hayatta kalma yolunu bilmesi gerekir. | Open Subtitles | في هذا المجتمع المزدحم والمحموم ..يحتاج كل فرد أن يجد لنفسه مساحة و طريقة خاصة للبقاء على قيد الحياة |
| Şüpheli kalabalık bir trene binmeye hazırlanıyor. | Open Subtitles | هنا البلدوق المشتبه به هو الأن بصدد الصعود إلى القطار المزدحم بالمسافرين |
| Patlama bakanlar işlerine giderken... ve meydanın kalabalık olduğu bir anda gerçekleşti... ve arkasında 19 ölü düzinelerce yaralı bıraktı. | Open Subtitles | الحادثة حدثت بالميدان المزدحم عندما كان السكان متجهون إلى عملهم الحادثة اسفرت عن 19 قتيل والعشرات من المصابين |
| Kızın babası rakibimizdi ve zaten kalabalık olan bir piyasaya girmemizi istemedi. | Open Subtitles | والدها كان منافسا لنا ولم يتقبل دخولنا في السوق المزدحم هل كنت تهرب السيارات ؟ |
| İki yıl kadar önce lastiğim patlamıştı orta bariyerin üzerinden takla atıp ters şeride geçmiş ve karşı şeritten gelen bir araçla kafa kafaya çarpışmıştım. | Open Subtitles | منذ أكثر من عامين، انفجر إطار سيارتي، و انزلقت في وسط الشارع المزدحم و صدمتني حافلة كبيرة. |
| Bu kalabalık dünya icatla o kadar dolu ki karadaki neredeyse her türden hayvan kendi kökeninin izlerini sürebilir. | Open Subtitles | هذا العالم المزدحم ملئ بالأبتكار حتى ان كل انواع الحيوانات تستطيع تعقب أصولها عودة لهنا |
| Ev çok kalabalık olduğu için seni oraya götüremiyor. Bunu biliyorsun Margaret. | Open Subtitles | إنه لا يمكنه أن يأخذك إلى البيت المزدحم بأقاربه ، أنت تعلمين ذلك يا " مارجريت" |
| kalabalık bir asansörde mi? | Open Subtitles | في الكنيسة ؟ في المصعد المزدحم ؟ |
| Adamın biri kalabalık bir trende kalp krizi geçirdi. | Open Subtitles | ماذا عن إخباري الحقيقة؟ في القطار المزدحم... |
| Somonlu sahildeki kalabalık tehlikeden uzakta,.. | Open Subtitles | بعيدًا عن خطر شاطئ السلمون المزدحم |
| Her gün gittiğin gibi! kalabalık bir trenle! | Open Subtitles | كما تذهب كلّ يوم في القطار المزدحم. |
| Yaşamın kalabalık yollarında Benim gibi yüzlercesiyle tanışacaksın... | Open Subtitles | ستقابل العديد ممن هم مثلي في شارع الحياة المزدحم... |
| kalabalık bir trende boş koltuklar açılıyor. | Open Subtitles | المقاعد تصبح متاحة في القطار المزدحم |
| Çünkü yumurtlamak zorunda olduğu için vücudu belirli bir büyüklükte olmalı ve bu kalabalık yaşam alanında avına gizlice yaklaşmak için çok iri. | Open Subtitles | بما أنه عليها إنتاج و وضع البيوض يجب أن يكون حجم جسدها محددًا و حجمها الضخم يمنعها من التسلّل لصيد فرائسها في هذا الموئل المزدحم |
| Bu küçük kızı ele alalım. Monza, İtalya'daki bu kalabalık çarşıda dolaşıyor. | Open Subtitles | انظر الى هذه الفتاة الصغيرة هنا, تسير في (أنحاء السوق المزدحم في (مونزا) بـ (إيطاليا |
| Olmaz, burası çok kalabalık. | Open Subtitles | لا، هو أيضاً المزدحم هنا. |
| Bir çift aslan Melekler Şehri Hayvanat Bahçesi'nden kaçarak Hollywood'un kalabalık Mid-Wilshire mahallesinin ara sokağına girip iki adamı daha öldürdüler. | Open Subtitles | نتيجة هروب زوج من الأسود من حديقة حيوان مدينة (الملائكة) وذهبا في طريقهم إلى قسم (ميد ويلشير) المزدحم في (هوليوود) حيث قتلا رجلين آخرين في زقاق |
| İki yıl kadar önce lastiğim patlamıştı orta bariyerin üzerinden takla atıp ters şeride geçmiş ve karşı şeritten gelen bir araçla kafa kafaya çarpışmıştım. | Open Subtitles | منذ أكثر من عامين، انفجر إطار سيارتي، و انزلقت في وسط الشارع المزدحم و صدمتني حافلة كبيرة. |