| O, sahte pasaporttaki resme benziyor. | Open Subtitles | ماذا؟ ربما هي تشبه الصورة قليلا في جوازها المزور |
| - Belki. Fakat sahte pasaportların ortada fazla dolaşmaması gerekir. | Open Subtitles | لكن لم أكن لأقرأ جيداً جواز السفر المزور |
| Ama sahte vasiyetname konusu ortaya çıktığında anlaşıldı. | Open Subtitles | ولكن عندما ظهر موضوع المستند المزور الى النور, |
| Ama Taklitçi kendini öldürmeden... | Open Subtitles | ولكن المزور هو من قام بحرقها قبل ان يقتل نفسه |
| kalpazan genelde insanlarla buluşmaktan hoşlanmaz. | Open Subtitles | , المزور عادة لايحب إلقاء بالناس |
| Ben kalpazanım. | Open Subtitles | انا المزور |
| Bilmemizin tek yolu taklitçiyi bulmak. | Open Subtitles | اذن فالطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هى بإيجاد المزور |
| İş bitiricinin yerini istiyor musun istemiyor musun? | Open Subtitles | والآن، هل تريد موقع المزور أم لا؟ |
| sahte pasaportlar kalpazana özgü kusurlar taşır. | Open Subtitles | مجموعة من جوازات السفر المزيفة يرجح أنها ذات عيوب محددة لا يعرفها سوى المزور |
| Hey, sahte amca ve üvey kardeş, gitmemiz lazım. | Open Subtitles | أيها العم المزور و الأخ غير الشقيق ، علينا الرحيل |
| Yeni hayata başlamak için gereken her şey-- sahte pasaport, sahte para, ve acil durum için benim sahte numaram. | Open Subtitles | كل ما تحتاجه لبدئ حياة جديدة جواز سفر مزور, أموال مزورة ورقمي المزور للحالات الطارئة |
| Cezası indirilsin diye beni ele verme ihtimaline karşılık parayı ve bu sahte pasaportları kenarda saklıyordum. | Open Subtitles | لقد وضعتها هنا مع الجواز المزور في حال بلغت عني لتنزيل الرتبة |
| sahte pasaportta Holly karakterinin adı vardı. | Open Subtitles | لقد حولت نفسها الى شخصية هولي في ذلك الجواز المزور |
| Ona de ki, ödülün yarısı ve seni ülkeden çıkaracak sahte bir izin karşılığı beni pusuya düşereceksin sınırın bu tarafında, Şişman Adam'ın seçeceği belli bir yerde. | Open Subtitles | أخبره تفعل هذا لأجل نصف مبلغالجائزه... بجانب الترخيص المزور الذي... يخرجكمنالبلاد... |
| Ya havlu atıp hukuk fakültesine gidecektim ya da mücadeleye devam edip skandal yaratan sahte dini metinler hazırlayacaktım. | Open Subtitles | وأنا إعتقدت، يستسلم ويدخل كلية الحقوق... أو يواصل محاربة وصبح المزور وثائق دينية مخزية. |
| sahte paraların içindeki izleme cihazında parmak izin bulundu. | Open Subtitles | بصماتك تم اكتشافها على وِحدة الجي بي اس "عثرنا عليها على المال المزور يا "بول |
| Hatta sahte babasını bile davet ettim. | Open Subtitles | حتى انني قمت بدعوة ابوه المزور |
| Milyonlarca dolar sahte parayla uzaklaşıyor. | Open Subtitles | أفلتت بالملايين من النقد المزور كلاّ. |
| Bu sahte para. Sanırım seninkilerden bir tanesi. | Open Subtitles | هذا المال المزور هو ملك لك على ما أظن |
| Başka birinin çalışmasını taklit ederken Taklitçi kendinden bir iz bırakma arzusuna karşı koyamaz. | Open Subtitles | عندما يقوم المزور بتقليد أعمال الآخرين... لا يستطيع مقاومة وضع لمسته الخاصة |
| Tunuslu bir kalpazanı bulmam gerek. | Open Subtitles | علي أن أبحث عن المزور التونسي |