| Eğer özel tıbbi ihtiyaçlarınız olursa revire haber verin. | Open Subtitles | إذا لديكِ مُتطلبات طبيّة خاصة أبلغي المستوصف. |
| Tamam. İkisini de revire götürelim. Gidelim. | Open Subtitles | حسنٌ,لندخلهم الاثنين الى المستوصف,لنتحرك |
| Şu an hücre hapsinde, ama revirde çalışıyor. Gece vardiyası. | Open Subtitles | إنه في الزنزانة الانفرادية الآن لكنه يعمل في المستوصف ليلاً |
| Bizim idari memurumuzdu ve bana askeri revirde güzel ve rahat bir yer verdi. | Open Subtitles | لقد كان الضابط الادارى و قد منحنى فيلا مسكن لطيف فى المستوصف |
| revir dışında olan tüm ölümleri araştırdığımız gibi bunu da araştıracağız. | Open Subtitles | سوف نتحقق كما نفعل فى اى موت. هذا يحدث خارج المستوصف |
| Kaptan, revirden kaçıp telsiz odasına gitmenizden hiç memnun olmadı. | Open Subtitles | لم يكن القبطان مسروراً أنّكما قرّرتما الفرار من المستوصف لغرفة الإرسال |
| Geçen gece revire gitti. | Open Subtitles | لقد دخل مبنى المستوصف ليلة أمس خلال الماسورة القديمة |
| Yo-yo-yo-yo revire gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | ماذا تفعلين؟ لا أريد الذهاب إلى المستوصف |
| İyi zamanlama. Havacı, bu insanların bağlarını çözüp revire götürelim. | Open Subtitles | أيها الملاح، فكّ رباط هؤلاء الأشخاص واصطحبهم إلى المستوصف |
| Bu sırada, bence revire dönseniz iyi olur. Size bir hasta gönderiyorum. | Open Subtitles | لكن يجب أن تعود إلى المستوصف سأرسل لك مصابًا |
| Gardiyanların odasından revire gidip, çıkma planı hala geçerli. | Open Subtitles | لازلنا سنخرج عن طريق المستوصف و لازلنا سنبدأ من حجرة الحراس |
| Şu andan itibaren, paydoslarda revirde çalışacaksın. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً، وخلال الاستراحة ستعمل في المستوصف |
| İlaçları revirde kilitli tutarız. Reçeteli ilaç bulundurmayız. | Open Subtitles | نوصد المستوصف بعلاجاتنا جيداً و لا نبقي العقاقير هنا |
| Küçük bir beyin hasarı ve hafıza kaybıyla revirde uyanmıştın. | Open Subtitles | كنت استيقظ في المستوصف. كنت قد قاصر تلف الدماغ. |
| Burası revir. Sonra size küçük sebze bahçemizi gösteririm. | Open Subtitles | هذا هو المستوصف سأريك لاحقاً لوحة الخضار خاصتي |
| Bizim, revir penceresindeki çubuğa çıkmamız için,en azından 5 dakikaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنأخذ خمس دقائق على الأقل لنزع القضبان من نافذة المستوصف |
| Bizim, revir penceresindeki çubuga çikmamiz için,en azindan 5 dakikaya ihtiyacimiz var. | Open Subtitles | سنأخذ خمس دقائق على الأقل لنزع القضبان من نافذة المستوصف |
| revirden çaldığı stetoskopu gardiyanı boğmak için kullanmış. | Open Subtitles | استخدمت سماعة طبيب التي أخذتها من المستوصف لخنقها |
| Birisi revirden geminin sistemlerine giriyor. | Open Subtitles | شخصاً ما يحاول للوصول إلى أنظمة السفينة من المستوصف |
| Dört gün sonra, kaçış gecemizde, revirin penceresinden çıktığımız anda yedimizin de kablodan tırmanması için ve duvarı aşmamız için on sekiz dakikamız olacak. | Open Subtitles | بعد أربعة أيام من الآن ليلة الهروب سيكون أمامنا 18 دقيقة لنزع القضبان من نافذة المستوصف |
| dispanser, sen geri dönene kadar NZT vermeyecek. | Open Subtitles | المستوصف لن يمدك بالعقار حتى تعود |
| Dispanserdeki kiralık polis beni dışarı atarken el feneriyle vurdu da ondan. | Open Subtitles | ذلك لأنّ الحارس في المستوصف ضربني بواسطة مصباحه الكاشف عندما رماني خارجاً. |
| Çok minnettardı. dispanserde iş bile buldu. | Open Subtitles | كانت ممتنة جدّاً، حتى أنّها حصلت على عمل في المستوصف. |
| Kaptan Jackson. Dispanserden haber geldi, efendim. | Open Subtitles | كابتن جاكسون,هناك أخبار من المستوصف,سيدي |
| Bu sabah dispanserin yakınlarında çekilmiş bir fotoğraf bulabilecek miyim diye mekana göre sosyal medya fotoğraflarını aradım ve bir adam kendisiyle kirpisinin selfiesini çekmiş. | Open Subtitles | مرحبًا. بحثت بالمكان عبر صور المواقع الاجتماعية لكي أرى إن كان أحد متواجدًا عند المستوصف هذا الصباح، |