| Yemek yapabiliyorum, dikiş dikiyorum, ağzımı kapalı tutup, kara borsada çalıntı mücevher satabiliyorum. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أطبخ , احيك أصمت وابيع المجوهرات المسروقه فى السوق السوداء |
| Sonra o numaraları kullanarak çalıntı arabayı, asıl eyalette kaydettiriyorlar. | Open Subtitles | بعد ذلك يستخدمون الرقم لتسجيل السيارة المسروقه في الولايه السابقة |
| Mağazalar çalıntı kartını kabul etmedi mi? | Open Subtitles | الم ياخذ مركز بيع الالعاب بطاقة ائتمانك المسروقه ؟ |
| çalınan testler, üzerlerinde oynama yapıldığı şüphesiyle iptal edilmişti. | Open Subtitles | الامتحانات المسروقه تم الغاؤها بسبب شبهة التعديل |
| Bir USB kablosu... çalınan bilgileri, bilgisayara gönderir.. | Open Subtitles | كيبل يو إس بي تنقل المعلومات المسروقه الى كمبيوتر |
| - Dürüstlüğü ile örnek bir büyük adamdır. - L3m için çalıntı raporlar satın alan! | Open Subtitles | انه رجل ذو نزاهة عظيمة يشتري التقارير المسروقه ب3 مليون دولار |
| Bir ay önce çalıntı eşyaları rehine vermeye kalkmış. | Open Subtitles | رهن كُل الأغراض المسروقه مُنذ قُرابة شهر |
| Son yapacağımız şey çalıntı parayı-- senin çalıntı paranı markete geri götürmek. | Open Subtitles | هو إعادة نقود مسروقه نقودك المسروقه للمتجر |
| Bu gayet basit bir çalıntı mal satışı olayıydı. Oldukça güzel. | Open Subtitles | حسناً لقد كان تبادلاً بسيطاً للمال مقابل الأغراض المسروقه عجباً |
| Galeride bu kadar çalıntı araba varken dikkat çekmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا نريد ان نجذب الكثير من الانتباه مع كل السيارات المسروقه بالمحل |
| Dürüst olmak gerekirse, çalıntı labaratuvar malzemesinin içindeki kristal metamfetamin onu havaya uçurdu. | Open Subtitles | لأكون عادلاً فإن من قتله هي المخدرات بداخل معدات المختبر المسروقه |
| İşte. Biri internette bu IP adresinden çalıntı kart numaralarını paylaşmış. | Open Subtitles | هنا , احدهم قام بنشر ارقام البطائق المسروقه على الانترنت |
| Parsa'nın ve çalıntı aracın izini sürmemiz için bize fazladan bir gün kazandırıyor. | Open Subtitles | مما يعطينا يوما واحدا لتعقبه هو و الطائره المسروقه اعمل على هذا |
| Dent de kendi yarış pistinde çalıntı parayla Adriano'dan geri aldı. | Open Subtitles | وبعدها يقوم "أدريانو" بشرائهم بأمواله المسروقه فيمِضمارالسباقالذييملكه. |
| Belki gezegeni dolaşıp petrol kuyuları veya çalıntı elmaslar üstüne kumar oynamalı veya mihracelere pezevenklik etmeliydim. | Open Subtitles | ربما كان على ان اجول العالم مغامرا فى مجال ابار النفط... او الجواهر المسروقه او لابيعها الى المهراجا |
| Penzer'i, Solak'ı, tüm ekibi ve çalıntı arabaları... ..hepsi aynı yerdeyken yakalatırız. | Open Subtitles | ونقبض على "ليفتي"و"بينزر""والطاقم"مع السيارات المسروقه جميعهم بنفس المكان |
| Çünkü görünüşe bakılırsa çalınan mallardan birine sahipsin. | Open Subtitles | لا, لأنه يبدو إنه بحوزتك بعض الأشياء المسروقه. |
| çalınan madalyayla ilgili olan yerden başla. | Open Subtitles | نبدأ من السطر الذي يتكلم عن الميداله المسروقه |
| çalınan sırt çantanı inceliyordum, bunun dışında bir şey kalmamış geriye. | Open Subtitles | لقد كنت أقوم بمعالجه حقيبه ظهرك المسروقه ولم يكن هناك أى شئ متبقى باستثناء هذا |
| 15 büyük hırsızlık ve çalınan malı dağıtma planı suçlamasıyla karşı karşıya. | Open Subtitles | لقد رفعت ضدها 15 تهمة من سرقات كبرى و التآمر لتوزيع الممتلكات المسروقه |
| Rio'nun çalınan kartından, iki saat içinde Norfolk havaalanından ayrılacak olan bir Miami uçuşu için ödeme yapıldığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | هناك مصاريف ظهرت على بطاقه ريو المسروقه من أجل رحله الى ميامى تغادر من مطار نورفولك خلال ساعتان |