| Tertemiz sabıkası olan Tek şüpheli. | Open Subtitles | المشتبه الوحيد لدى وملفه يوحى بأنه مستقيم تماما |
| Ailenin kayboluşundaki Tek şüpheli kendi oğullarıymış. | Open Subtitles | كان الابن هو المشتبه الوحيد في قضية اختفائهم |
| Ellerindeki Tek şüpheli o. Ellerinde deliller var. | Open Subtitles | إنه المشتبه الوحيد لديهم و بالدلائل ضده |
| Yani Tim Wagner başarısız olduğunu biliyordu öneririm Öne çıkıyor ve oldu Tek şüpheli bunu. | Open Subtitles | هذا يقترح بأنهم علموا " أن " تيم سيفشل في الحضور وهو المشتبه الوحيد بفعل ذلك |
| Çalışma yayınlanmadığına göre, Tek şüpheli Kang. | Open Subtitles | إذا العمل لم يصدر، إذن (كانغ) هي المشتبه الوحيد به. |