| Buna benzer bir takım adımları antibiyotik kullanımı için de atabiliriz. | TED | يمكن أن نتخذ هذه الخطوات لحل مشكلة استخدام المضادات الحيوية أيضا. |
| Bu modelin egemen olmasının nedeni gayet tabii antibiyotik devrimidir. | TED | إن سبب هيمنة هذا النموذج هو بالطبع ثورة المضادات الحيوية. |
| Bizim yapamayacağımız kadar karmaşık ama doğal kaynağından elde edebiliriz. Ediyoruz da çünkü en güçlü antibiyotikler arasında yer alıyor. | TED | إنه أمر معقد للغاية، ولكن نستطيع الحصول عليه من مصدره الطبيعي، ونحن نفعل ذلك، لأنه أحد أقوى المضادات الحيوية لدينا. |
| antibiyotikler olmadan, rutin tıbbi prosedürler bile hayatı tehdit eden enfeksiyonlara yol açabilir. | TED | بدون المضادات الحيوية، حتى الإجراءات الطبية المعتادة يمكن أن تسبّب التهابات تهدد الحياة. |
| Bunu şuan aşırı görünen düşüncesizlikle antibiyotikleri müsrifçe kullanarak yaptık. | TED | فعلنا ذلك عن خلال الإسراف في المضادات الحيوية باستهتار يبدو صادما الآن. |
| Keskin nişancılar fayda etmiyor çünkü orada antikorlar mevcut değil. | TED | لن يجدي نفعاً الإرسال للمحاربين الحذقين لأن تلك المضادات الحيوية غير موجودة هنا. |
| 3 gündür antibiyotik alıyorum ve hiç düzelmedim bu da ameliyat olmam lazım demek, bu da hayatım bitti demek. | Open Subtitles | أنا في يومي الثالث على المضادات الحيوية و أنا لا أتحسن ابدا مما يعني , أنني سوف أقوم بتلك العملية |
| Aslında Fife bize ALS antibiyotik deneyiyle ilgili yeni bilgiler veriyor. | Open Subtitles | بحثه علاج المضادات الحيوية لتشنج الأعصاب الحركية هذه النتائج الأولية مذهلة |
| Örneğin işte bu yüzden, antibiyotik direnci evrimleşti. | TED | ولهذا السبب، على سبيل المثال، تطورت مقاومة المضادات الحيوية. |
| Acaba bu bitki antibiyotik direncine karşı bir çözüm olabilir mi? | TED | هل تكون تلك النبتة هي الجواب على مقاومة المضادات الحيوية؟ |
| Bildiğiniz gibi, antibiyotik direnci dünya çapında bir sorun olmaya başladı. | TED | فمقاومة المضادات الحيوية تبرهن عن كونها تحديا عالمي كبير. |
| antibiyotikler işe yarıyor, ama birkaç saat daha burada tutacağız. | Open Subtitles | المضادات الحيوية تعمل جيدأً، ولكن علينا إبقاؤه بضع ساعات أخر. |
| Bronkoskopisi normaldi. Enfeksiyon da değil. Geniş spektrumlu antibiyotikler henüz etki etmedi. | Open Subtitles | و ليس عدوى أيضاً لأن المضادات الحيوية واسعة المجال لم تأتى بفائده |
| İneklere verilen antibiyotikler ve hormonlar hakkında makale okudum da. | Open Subtitles | قرأت تلك المقالة عن المضادات الحيوية والهرمونات التي يعطونها للأبقار |
| İntravenöz antibiyotikler başlandı ve bir kaç gün içinde düzeldi. | TED | تم وضعه على المضادات الحيوية عن طريق الوريد بعد بضع ايام تماثل للشفاء. |
| antibiyotikleri değiştirelim, başka bir antibiyotiğe geçtiler, Tamiflu verdiler, | TED | غيروا نوع المضادات الحيوية وتاميفلو أحد المضادات الحيوية للانفلونزا |
| Arkadaşının kanındaki antikorlar, virüsü nötralize ediyor ve çoğalmalarını engelliyor. | Open Subtitles | المضادات في دم صديقك لقد عادلت من تأثير الفيروس |
| Sizin hakkında düşünmediğiniz, hiçbirimizin de yapmadığı şey ise antibiyotiklerin hemen hemen tüm modern yaşamı desteklediğidir. | TED | ما لا تفكر فيه، لا أحد منا يفعل، أن المضادات الحيوية تدعم كل جوانب الحياة الحديثة. |
| Size verdiğim ağrı kesicileri alın ve antibiyotiğe devam edin. | Open Subtitles | لا، فقط إلتزمي بتناول. المسكنات و المضادات التي صرفتها لك. |
| antibiyotiklere, sadece bir veteriner hayvanın hasta olduğunu belirlediğinde izin verildi. | TED | المضادات الحيوية مسموح بها فقط عندما يصفها طبيب بيطري لحيوان مريض. |
| Kasabadaki uçaksavar silahlarının yarısı kadın mürettebattan oluşuyordu. | Open Subtitles | نصف المضادات الأرضيه المحيطه بالمدينه كـانت الأطـقم العـاملـه عليـهـا مـن الأنـاث |
| Kendi büyükbabam, tek bir doz antibiyotiğin böbreklerini iflas ettirmesi sonucu öldü. | TED | بعد جرعة واحدة من المضادات الحيوية مما تسبب في تعطيل كليتيه. |
| Antikor kitlerini getirin, hasta çocuklara tahlil yapmaya başlayın. | Open Subtitles | أحضر حقائب المضادات الحيوية ابدأ بفحص المرضى |
| Ve kötü haber de, sana verdiği antiviraller seni öldürebilir. | Open Subtitles | والخبرُ السيء هو أن المضادات الفيروسية التي يعطيك إياها قد تقتلك |