| bu bir sürpriz olacaktı, ahmak kafalı. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه مفاجأة يا صاحب رأس المؤخرّة |
| Birileri. bu işkence olacaktı terapi değil. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه جلسة تعذيب وليست جلسة علاجية |
| Yapmayın beyler, bu yarışma sevgiyle alakalı ve siz ona çirkin şeyler kattınız. | Open Subtitles | يا شباب كان من المفترض أن تكون هذه مسابقة عن الحب و أنتم حولتموها لشئ قبيح |
| bu üs, güya, gezegenin en güvenli tesisi olacaktı. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه هي أكثر مؤسسة آمنة على سطح الكوكب |
| Yaşamımızın tamamının bu şekilde olması gerekiyordu, , ve bu şekilde değil. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه أسعد أيامنا ولكنها ليست كذلك |
| bu odanın boş olması gerekiyordu. Kimin hastası bu? | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه الغرفة شاغرة لمن هذا المريض ؟ |
| bu benim hayatım olmalı, benim partim, benim evim. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هذه حياتي وهذه حفلتي وهذه شقتي |
| Yakın döneme kadar bu tek başıma gerçekleştireceğim bir operasyondu. | Open Subtitles | حتى وقت قريب كان من المفترض أن تكون هذه عملية فردية |
| Hey, bu Güney'e bir gezi değil, tamam mı? | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن تكون هذه رحلة خلال الجنوب , حسناً ؟ |
| bu ilk öpücüğümüz olmalıymış. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هذه أول قبلة لنا. |
| bu seyahati aslında erkek arkadaşımla geçirmem gerekiyordu. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه الرحلة برفقة خليلي، |
| Ben, bu iş asil ve şık olmalı. | Open Subtitles | بان, من المفترض أن تكون هذه الحفلة كريمة وأنيقة |
| bu bir iltifat mıydı yoksa hakaret etme mi? | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه مجاملة أم إهانة ؟ |
| - Evet. Bekle. Tom, bu ben mi oluyorum? | Open Subtitles | انتظر توم , هل من المفترض أن تكون هذه أنا ؟ |
| Bak, çabalaman çok güzel ama hâlâ bu gezinin benim için nasıl keyifli olacağını anlamadım? | Open Subtitles | انظري، أُقدر جهدكِ، ولكنّي لم أُدرك بعد كيف من المفترض أن تكون هذه الرحلة مُمتعة بالنسبة إلي. |
| bu, Anne Boleyn'in sanırım. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه ل، آن بولين، أعتقد. |
| bu gezinin amacı hatıra biriktirmek. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هذه الرحلة حول إنشاء الذكريات. |
| Bunu kendin söylemiştin bu işin kolay olması gerekiyordu. | Open Subtitles | أعني, لقد قلتها بنفسك من المفترض أن تكون هذه القضية سهلة, صحيح؟ |
| bu çöp poşetlerinin sihirli olması gerekmez mi? | Open Subtitles | أوليس من المفترض أن تكون هذه أكياس نفاية سحريّة؟ |
| bu bir iş görüşmesi olacaktı, hapisten firar değil. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هذه مقابلة عمل و ليس عملية هروب من السجن |