| Ekip gittiğin o çocuk benim en yakın arkadaşım olur. | Open Subtitles | هذا الرجل الذى حطمتيه يصادف ان يكون صديقى المقرب حسنا؟ | 
| Neredeyse aynı zamanda, çok çok yakın olduğum babamın bir eşcinsel olduğunu öğrendim. | TED | وفي ذات الوقت تقريباً، اكتشفت أن أبي المقرب مني جداً كان مثلياً. | 
| 1970'te 66 yaşında, Neruda Şili başkanlığına adaylığını koydu. Sonra Salvador Allende lehine çekildi, ve onun yakın danışmanı oldu. | TED | في عام 1970، وعن عمر يناهز 66، ترشح نيرودا لرئاسة تشيلي قبل أن يتنازل لسلفادور أليندي ويصبح مستشاره المقرب. | 
| en iyi arkadaşım, tıpkı senin Peyton'a yaptığın gibi, sevgilimle yatmıştı. | Open Subtitles | أن صديقي المقرب نام مع صديقتي مثلما فعلتي أنتي مع بايتون | 
| İnsanın en iyi dostu sahile doğru sörf yapıyor, sahipleri de onları destekliyor. | Open Subtitles | تخيل هذا صديق الإنسان المقرب يركب الأمواج إلى الشاطئ و مالكوهم يقومون بتشجيعهم | 
| Bir gün içinde nişanım bozuldu. en iyi arkadaşımı ve dairemi kaybettim. | Open Subtitles | في غضون يوم واحد ،خطوبتي تفككت فقدت صديقي المقرب ،وبعدها خسرت شقتي | 
| Dostlar edinirsin kader arkadaşını bulursun ve onlara yaslanırsın. | Open Subtitles | يجب أن تعثري على أصدقائك، والشخص المقرب منكِ، وتعتمدي عليهم. | 
| Tamam Bay DeMille, yakın çekim için hazırım. | Open Subtitles | حسنا، سيد ديميل أنا جاهزة لمشهدي المقرب. تـــرجـــمــــــة : | 
| gerçekte, senin gerçek babanın en yakın arkadaşının düşüncesizliğini kapattı.... o halde benim gerçek babam kim? | Open Subtitles | فى الحقيقة ، كان يغطى خيانة صديقه المقرب الذى كان أباك الحقيقي إذن من كان أبي ؟ | 
| Jing yakın arkadaşım olduğu için söyleyememiştim. | Open Subtitles | جينغ كان صديقي المقرب ولاينبغى قول أي شيء | 
| Bilirkişi, senin arkadaşın. Avukat, en yakın dostun. | Open Subtitles | الشاهد الخبير صديقك و المحامى صديقك المقرب | 
| Yıllar ilerledikçe, Marko Başkan Tito'nun yakın çalışma arkadaşı olur. | Open Subtitles | مضت السنين، ماركو أصبح مساعد تيتو المقرب | 
| Sonra onun en yakın arkadaşıyla takılmaya başladım şimdiki saplantısı sadece beni izlemek. | Open Subtitles | ومن ثم بدأت اعبث مع صديقه المقرب والآن اصبح مهووس بمراقبتي | 
| Ne Papa ne de ona yakın olan babamın Hitler'den ümidi yok. | Open Subtitles | غيرشتاين، لا البابا ولاحتى أبي، المقرب منه جداً لديهم معلومات فيما يخص هتلر | 
| Öbür tarafa geçmekten bahsederken, adamın en yakın arkadaşı hakkında biraz araştırma yaptım. | Open Subtitles | بمناسبة الحديث عن العبور كنت أجري بحثاً عن صديق الرجل المقرب | 
| Deneklerin yarısına, karısının kocasının en iyi arkadaşı ile ilişki yaşadığını söyledik. | TED | لنصف المشاركين، قمنا بإخبارهم ان زوجته تقيم علاقة مع صديقه المقرب | 
| Bu öykü en iyi arkadaşı bir şerif tarafından haksızlığa kurban edilen biri hakkında. | Open Subtitles | إنها قصة عن رجل يطارد شريفاً كان يعتدي على صديقه المقرب | 
| en iyi arkadaşının ayrıldığı sevgilisine, çıkma teklifi etmek için ne kadar beklemek gerekir? | Open Subtitles | ما هى الفترة المعقولة ؟ قبل أن تستطيع أن تسأل صديقة صديقك المقرب السابقة لموعد غرامى | 
| Göğsüm kabardı. Biliyor musun en iyi arkadaşın olarak ilk iş ne yapacağım? | Open Subtitles | انا يشرفنى , اتعرف ماذا سأفعل كما يفعل الصديق المقرب | 
| Bir kaç öncesine kadar, en iyi arkadaşım Tim Wheaton'dı. | Open Subtitles | صجيقي المقرب كان تيم ويتون, حتي عدة اشهر ماضية | 
| Eğer bir gırsız olsaydım en iyi arkadaşım sen olurdun. | Open Subtitles | لو كنت انا اللص، ستكونين انتِ صديقي المقرب. | 
| Senin kader arkadaşın yine sensin. Her zaman da öyleydi. | Open Subtitles | أنتِ الشخص المقرب إلى نفسكِ، وكنت كذلك على الدوام. | 
| Bir erkek en iyi dostundan bunu isterse, bu olmalıdır. | Open Subtitles | ان أراد رجلاً صديقه المقرب أن يكون أشبينه فعليه أن يأخذه |