| Ben ve adamlarım yakın dururuz, hiç telefonda konuşmuyoruz. | Open Subtitles | أنا والأشخاص المقرّبون إليّ لا نتحدث على الهاتف |
| Bak, biz onunla gerçekten yakın arkadaştık. | Open Subtitles | حسناً، استمع، نحن كُنّا حقاً أصدقاء المقرّبون لها، لذا |
| Bebeğim, sana yakın olan insanlar ölecek. | Open Subtitles | عزيزي , الناس المقرّبون منكَ يموتون |
| Şu ana kadar bana en yakın olanlar, her zaman bir kutunun içinde parçalanmış olanlardı. | Open Subtitles | "لطالما تبوّأ المقرّبون منّي صندوق شرائح... حتّى الآن" |
| Sadece Lucifer'e yakın olanlar yerlerini biliyor. | Open Subtitles | فقط المقرّبون من (لوسيفر) من يعلمون بمكانها |