"المكتظة" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalabalık
        
    • yoğun
        
    kalabalık seyircilerin önünde maç kazanmaya başlamaya ne dersiniz? Open Subtitles ماذا لو بدأنا الفوز أمام الجماهير المكتظة في الملاعب؟
    kalabalık hücrelerimizde gitgide küçük yaratıklar haline geliyorduk. Open Subtitles في زنزاناتنا المكتظة تحوّلنا إلى وحوش.
    Yollardaki patlamaları, Iraklı polislerin öldürülmesini adam kaçırmaları, kalabalık pazaryerlerini ve dünyadan silinip giden masum aileleri kast ettim. Open Subtitles أعني قنابل الطرقات، وقتل الشرطة العراقية. الاختطافات، والأسواق المكتظة... والعائلات البريئة التي محيت من على الأرض.
    Bu noktada Güneş, o kadar yoğun olacak ki elektron kalabalığı tarafından geri itilirken büzülmeye devam etmesi duracak. Open Subtitles وفي تلك النقطة ستكون الشمس كثيفة جداً حتى أن ألكتروناتها المكتظة ستقوم بالصد وتوقف أي إنكماش أكثر من هذا
    Mansa Musa hükümdarlığında, yüzlerce yoğun nüfuslu şehrinde okulları ve camileri ile imparatorluk şehirleşmiştir. TED وفي ظل قيادة مانسا موسى، أصبحت الإمبراطورية متحضرة بمدارسها وجوامعها المنتشرة في مئات القرى المكتظة بالسكان
    Demek istediğim, yola atılan bombalar, Irak polislerine düzenlenen suikastlar adam kaçırmalar, kalabalık pazar yerleri ve yeryüzünden silinip giden masum aileler. Open Subtitles أعني قنابل الطرقات، وقتل الشرطة العراقية. الاختطافات، والأسواق المكتظة... والعائلات البريئة التي محيت من على الأرض.
    Hoş geldiniz, Majeste. Burası naçizane "evimiz" dediğimiz aşırı kalabalık fosseptik çukuru. Open Subtitles مرحباً بكِ جلالتكِ في الحفرة السوداء المكتظة بالسكان، التي نطلق عليها بتواضع "المنزل".
    Özgürlük Meydanı'ndaki törene doğru gitmekte olan ve 31 askeri personelin de bulunduğu 7 kilometrelik kalabalık bir caddemiz var. Open Subtitles لدينا 4 أميال (6.4 كيلومترات) من الشوارع المكتظة حيث 31 ضباط عسكريون.. سيقومون باستعراض ل"مربع الحرية".
    Yaz boyunca kartallar, Talan'daki kalabalık kolonilerde avlanırlar. Open Subtitles تصطاد النسور طوال الصيف في مستعمرة (تالان) المكتظة
    Bir pizzacı ya da pazar yerinde kendini havaya uçurmaya hazır biri çiçek ya da vebaya yakalanacağını düşündüğü zaman kalabalık kumarhanelerde dolaşmayı da akıl eder. Open Subtitles البعض مُستعد لتفجير نفسه أمام مطعم أو سوق محلي، عوضاً عن الاصابة بمرض الجدري... ولابد أن المشي خلال أنديّة القمار المكتظة وردتَ في خاطرهم
    Ve tüm dünyada trafik planlayıcıları çok farklı ölçüleri denediler: kalabalık ya da yayılmış şehirler, çok yol ya da çok toplu taşıma olan ya da çok bisiklet yolları olan ya da daha fazla bilgi veya pek çok farklı şeyi, fakat hiçbir şeyin işe yaramadığı saptandı. TED وبالرغم من محاولات مسؤولي تنظيم وتخطيط حركة المرور في جميع أنحاء العالم اتباع واستخدام تدابير مختلفة في المدن المكتظة أو المدن الممتدة على مساحات متفرقة، كاستخدام الكثير من الطرق أو الكثير من وسائل النقل العام أو الممرات الخاصة بالدراجات أو توفير المعلومات لمستخدمي الطرق، وغيرها من الحلول ، ولكن يبدو انها لم تفي بالغرض.
    Bunlar gerçekten değerli emlaklar ve bunun gibi deltalar, gezegenimizde en yoğun nüfüsa sahip alanlardan birkaçı. TED هذه عقارات ثابتة قيّمة حقًا، ومثل تلك الدلتاوات هي من أكثر المناطق المكتظة بالسكان في كوكبنا الأرض.
    Onlara işe yaradığını gösterip virüsü yoğun nüfuslu bölgelerde salmakla tehdit edeceğiz. Open Subtitles نحن عرضنا عليهم طريقة عمله نحن هددنا أن نطلقه على بعض المدن المكتظة بالسكان
    Nöronların o kadar yoğun ki bu onları kalıcı olarak yok eder. Open Subtitles معبأة الخلايا العصبية الخاصة بك حتى المكتظة ، أنها يمكن أن تندمج بشكل دائم.
    Gezegendeki en yoğun yerleşim olan bir bölgenin üstünde. Open Subtitles على واحدة من أكثر المناطق المكتظة بالسكان في العالم.
    Ve sonra, gelişmekte olan dünya şehirleri var, karışık çeşitlilikte araçlarla, karışık arazi kullanım şekilleriyle, bunun yanında oldukça yayılmış ancak sıklıkla yoğun bir kent merkezine sahip. TED والان لنتحدث عن المدن الناشئة، التي بها انواع مختلفة من المركبات، و أنماط مختلفة من الطرق المستخدمة والمتفرقة وبالأخص المدن ذات المراكز المدنية المكتظة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more