| Ancak bu genç, fırsatı fark eden tek sakallı akbaba değil. | Open Subtitles | لكن لم يكن هذا الصغير بالنسر الملتحي الوحيد الذي رصد الفرصة. |
| Eğer Sakal eğer seyrek sakallı Sezar sana güçlü emirlerini göndermeseydi... | Open Subtitles | .. إن كان القيصر الملتحي .. لم يرسل لك نائبه القويّ |
| Şimdi omuzlarımın üstünden bak. Kovboy gömlekli sakallı adam. | Open Subtitles | الآن، انظري خلف كتفي الرجل الملتحي ذو قميص الكاوبوي |
| Beyaz Sakal o silahları kullanırsa, Samurayların ve kılıç öğretisinin sonu geldi demektir. | Open Subtitles | لو ان الملتحي الأبيض استخدم البنادق سينهي ذلك صناعة السيوف و عصر الساموراي |
| sakallı adamın bütün aksesuarlarını da beraberinde gömdü. | Open Subtitles | ثم قام بدفن كل المعدات الضرورية للرجل الملتحي |
| Siktiğimin sakallı kaçığı! Ne sanıyorsun kendini sen? | Open Subtitles | أيها الملتحي المجنون اللعين من تظن نفسك ؟ |
| Teknoloji cumhuriyetinden gelme sakallı arkadaşımızın anlatmaya çalıştığı şey şu: | Open Subtitles | حزم استنشاق؟ ما لدينا القليل صديق الملتحي من جمهورية التقنية وتحاول أن أقوله هو |
| sakallı akbabanın beklediği de tam bu andı. | Open Subtitles | وهذه هي اللحظة بعينها التي ظلّ ينتظرها النسر الملتحي. |
| Ama zamanlamaları ideal değil çünkü şimdi genç sakallı akbabanın sırası. | Open Subtitles | لكن توقيتهم ليس مثالياً لأن الدور الآن على النسر الملتحي الصغير! |
| sakallı dostumuzun başına gelenleri duyunca üzüldüm. | Open Subtitles | كنتُ آسفًا لسماع ما حدَث لصديقنا الملتحي |
| sakallı arkadaşın en iyi dostun olduğunu söylemekle hata ettin. | Open Subtitles | لقد قمت بارتكاب غلطة بإخبارنا أن الرجل الملتحي هو صديقك المفضل |
| sakallı istiridyeler için bir göreve çıkıyorum. Aptal. | Open Subtitles | أنا ذاهب في مهمة من أجل البطليومس الملتحي أيها الأحمق |
| Bu dağlardaki Budistler ölülerinden kurtulmak için kızıl ve sakallı akbabalara güveniyorlar. | Open Subtitles | البوذيون في هذه الجِبال إعتمدوا على نسور الكريفون والعُقاب الملتحي .لتُساعِدهم في التخلص من موتاهم |
| sakallı salağın uyumasını bekle sonra odasına süzül ve... | Open Subtitles | انتظر حتى ينام ذلك الملتحي الغبي ثم ادخل غرفته |
| Anlaşılan kutsal bir gemi ve sakallı bir tanrı gelip aydınlanmayı getirecek. | Open Subtitles | يبدو أنّه عند ظهور السفينة السماويّة و مجيء الإله الثعبان الملتحي لينشر التنوير. |
| Bir kez vurdum zaten, sakallı Surat, bir daha vurabilirim. | Open Subtitles | رميتك برصاصة واحدة .أيها الملتحي, سأرميك مرة أخرى |
| Ah be, o sakallı puşt Castro'yu kendi ellerimle öldürmek isterdim. | Open Subtitles | الاهي, إني أحب أن اقتل هذا الملتحي كاسترو بنفسي. |
| Ama Beyaz Sakal'la yapılan savaş aşkı bir kenara fırlatıp atacaktı. | Open Subtitles | لكن المعركة مع الملتحي الابيض سيأجل الحب |
| Beyaz Sakal, içinde binlerce tüfek bulunan, büyük bir cephanelik kurdu. | Open Subtitles | أنشأ الملتحي ترسانة من البنادق الآلاف منها |
| Beyaz Sakal, ona yardım etmezsem, kızımı öldüreceğini söyledi. | Open Subtitles | الملتحي الأبيض قال لو لم أساعده سيقتلكِ يا ابنتي |