Yaptıklarını paylaşıyorlar ve en iyi uygulamaları paylaşarak fark yaratıyorlar. | TED | انهم يتشاركون ما يفعلون و يقومون بإحداث فرق عن طريق مشاركة افضل الممارسات |
Aynı uygulamaları yapması için diğerlerini kontrol etmek. | TED | هي صرف الأخرين عن تعاطي الممارسات المماثلة |
Ama şanslıyız ki, bazı basit uygulamalar bize, günlük ilişkilerimizi daha iyi bir iletişimle yürütmede yardım edebilir. | TED | ولكن، لحسن الحظ، هناك بعض الممارسات البسيطة القادرة على مساعدتنا جميعاً لإعادة توجيه التفاعل ببنا نحو تواصل أفضل. |
Bu yollardaki trafik de işe alım politikaları ve bu yoldan geçen diğer uygulamalar. | TED | ثم إن السير فى هذه الطرق سيكون بمثابة سياسات التوظيف وغير ذلك من الممارسات التى نهجت هذا النهج. |
Ama algoritmik yanlılık ayrımcı uygulamalara da yol açabilir. | TED | لكن قد يؤدي تحيز الخوارزمية إلى الممارسات التمييزية أيضا. |
Bahsetmiş olduğun her insancıl gelişme düşünürlerden çıkmıştır, onlar bazı uygulamaların savunulamayacağı konusunda sebepler göstermiştir. | TED | كُل التطورات الإنسانية التي ذكرتها نَشئت مِن خِلال مُفكرين أعطوا أسبابهم للإجابة عدم قابلية بعض الممارسات للتغير |
Bayan Keating davalarını kazanmak için geçmişte yasa dışı girişimlerde bulunmuştur. | Open Subtitles | السيدة (كيتينغ) لديها تاريخ من الممارسات غير القانونية للفوز بقضاياها. |
Bu doğu uygulamalarının çoğu sadece zırva. | Open Subtitles | تلك الممارسات الشرقية كلام فارغ في الغالب |
Başkalarının teknik özellikleri ve düzenleyici en iyi uygulamaları içerecek tesisleri tasarlamalarına ve inşa etmelerine yardımcı olacak bir tasarım aracı oluşturuyoruz. | TED | نحن نقوم بإنشاء أدوات تصميم تساعد الآخرين على تصميم وبناء منشآت تحوي مواصفات فنية وأفضل الممارسات التنظيمية. |
- Aslında güya savunma araştırmacılarının yasadışı uygulamaları için ama evet Childs sana odaklanıyor, iddianame hazırlanıyor. | Open Subtitles | حسنا من المفترض أنه حول الممارسات فاسدة من قبل محققي الدفاع، ولكن، نعم |
Rüşvetin çevre dostu uygulamaları finanse etmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | لماذا ؟ يبدو أن أموال المنحة كانت من المفترض أن تمول الممارسات الصديقة للبيئة |
Ve liste böyle uzuyor: 'Citynet', Asya'da; 'City Protocol', ülkeler arasında en iyi uygulamaları paylaşmak için interneti kullanan Barselona'dan yeni bir organizasyon. | TED | و القائمة تطول Citynet في اسيا ; City Protocol منظمة جديدة خرجت من بارشيلونا و التي تستخدم الشبكة لمشاركة افضل الممارسات بين المدن |
Bu etik olmayan uygulamaları öğrendikçe, kendimi daha bozulmuş hissediyordum. Özellikle benim tutuculuğumdan çıkar sağlayanların kendi zümremin işletmesi olduğundan. | TED | وكلما علمت بشيء حول هذه الممارسات غير الأخلاقية، أشعر بمزيد من الانتهاك، لا سيما وأن الشركات من مجتمعنا تتكسب من وراء معتقدي. |
Kendi toplumlarımızda bu uygulamaları benimsedik. O yüzden günümüz profesyonel siyahi bir kadının ideal görüntüsünün değişmesine şaşmamak gerek. Özellikle Amerika'da kurumsal bir şirkette böyle görünmek isterler, böyle görünmektense. | TED | وقد اعتمدنا هذه الممارسات في مجتمعاتنا، ولذلك لا نتعجب من الرؤية المثالية والنموذجية التي تلقاها المرأة السمراء العاملة، وخاصة في الشركات الأمريكية، وتميل لكي تبدو مثل هذا المظهر، بدلًا من هذا. |
Bu arada şunu unutmayın, siyahi kızlara en çok zarar veren uygulamalar genelde yazılı değil. | TED | وتذكروا مع ذلك، أن بعض الممارسات التي تؤذي الفتيات السُود ليست مكتوبة في معظمها. |
İntihardaki ilk müdahale ekipleri için en iyi uygulamalar hakkında Ulusal Acil Durum Numarası Derneği, 911 Derneği'ne önerilerde bulunuyoruz. | TED | نقوم بنصح الجمعية الوطنية لرقم الطوارئ، منظمة 911، حول أفضل الممارسات للجهات المستجيبة الأولى في حالات الانتحار. |
Dinleyin, standartlar ve uygulamalar, demin hukukla acil bir toplantım vardı ve bunda sonra şu kelimeleri kullanamayacağız; | Open Subtitles | إستمعوا إلى يا قسم المعايير و الممارسات لقد كنت لتوي في إجتماع طارئ مع القسم القانوني لم نعد نستطيع إستخدام هذه الكلمات |
Mavide, dünyadaki en büyük 500 şirketin performansını görüyoruz ve altın rengi olarak iklim değişikliği stratejisi ve risk yönetiminde en iyi uygulamalara sahip şirketlerin alt kümesini görüyoruz. | TED | بالأزرق، نرى أداء 500 من كبرى الشركات العالمية، وباللون الذهبي، نرى فرعا من الشركات ذات أفضل الممارسات في ظروف التغيير الاستراتيجي، وإدارة المخاطر. |
Sahar bize, hukuku kullanılması gerektiği gibi kullanarak var olan kötü uygulamalara karşı gelebileceğimizi gösterdi ve Sahar'ı koruyarak kendimizi koruyoruz. | TED | أظهرت لنا (سحر) إمكانية محاربة الممارسات السيئة الموجودة باستخدام القوانين بالطرق التي وجدت لتستخدم بها، و بحماية (سحر)، فإننا نحمي أنفسنا. |
Zaman zaman bir düşünür bazı uygulamaların neden savunulamaz, mantıksız, mevcut değerlerle tutarsız olduğuna dair bir argüman getirecektir. | TED | الوقت مرة اخرة الذي يستغرقة المفكر في مناقشة لماذا بعض الممارسات يصعب تغيرها غير منطقي وغير متزامن مع القيم المُتمسك بها |
Ancak tam iki yüzyıl önce, Aydınlanma düşünürü Jeremy Bentham hayvanlara eziyet gibi alışılagelmiş uygulamaların savunulamayacağını ortaya koydu. | TED | لكن خلال قرنين من الزمان المفكر التنويري جيرمي بينتهام تعرض لما لايمكن تغيره من الممارسات المتعارف عليها مثل الوحشية تجاه الحيوانات |
Bayan Keating davalarını kazanmak için geçmişte yasa dışı girişimlerde bulunmuştur. | Open Subtitles | السيدة (كيتينغ) لديها تاريخ من الممارسات غير القانونية للفوز بقضاياها. |
Bu doğu uygulamalarının çoğu sadece zırva. | Open Subtitles | تلك الممارسات الشرقية كلام فارغ في الغالب |
Gerçekten en iyi gazetecilik uygulamalarını izlemeli ve bu güçlü hikâyelerin dürüstlükle geliştirildiğine emin olmalıyım. | TED | يتوجب على أن أمتثل بشدة لأفضل الممارسات الصحفية وأن أتأكد من أن هذه القصص المؤثرة تم إنتاجها بنزاهة. |