| Biyolojik çeşitlilik ve yoğunluk okyanusun kimi bölgelerinde, yağmur ormanlarına kıyasla daha yüksek. | TED | والتنوع الحيوي والكثافي في المحيط هو أعلى مكاناً من الموجود في الغابات الممطرة. |
| yağmur ormanı araştırmaları için 10 milyon dolar yardımda bulunuyorum. | Open Subtitles | سأعطيهم عشرة ملايين دولار كمنحة لعمل أبحاث في الغابة الممطرة. |
| Yağmurlu olan ifadeler, bir yağmur fırtınasına kapılmışçasına yere düşüyorlar, ve karlı olanlar da bir telaş içerisinde toprakla buluşuyorlar. | TED | تلك الممطرة تقع في الأسفل كما لو أنهم في عاصفة ممطرة، و النوع الثلجي يرفرف على أرض الواقع. |
| Adam artık Yağmurlu çarşamba geleneğini sürdürmüyor galiba. | Open Subtitles | أعتقد انّه لم يعد يبقي الأمر بأيام الأربعاء الممطرة |
| O ağacı kesiyorsunuz ve yağmur ormanları bir ekosistem olarak çöküyor. | TED | إذا قطعت تلك الشجرة ، فإن الغابات الممطرة جميعا تنهار كنظام بيئي. |
| Bir yağmur ormanı, üzerinden sıcak hava balonuyla uçarken böyle görünüyor. | TED | هذه هي ما تبدو عليه الغابة الممطرة بينما كنا نمر من فوقها في داخل بالون طائر |
| Biz ise bir yağmur ormanını böyle görüyoruz, kaleydoskopik renkler bizlere birbiriyle yaşayan birçok tür olduğunu söylüyor. | TED | هذا هو كيف نرى الغابة الممطرة في لون يخبرنا أن هنالك العديد من الكائنات الحية تعيش مع بعضها. |
| Görüntülerimiz 3 boyutludur, kimyasaldır, biyolojiktir ve bu bize sadece kanopide yaşayan türleri değil, aynı zamanda yağmur ormanlarında bulunan diğer türler hakkında da birçok bilgi verir. | TED | لذلك صورنا هيا ثلاثية الابعاد، كيميائية، بيولوجية ولا تخبرنا فقط بالكائنات التي تعيش في الظل، بل تخبرنا بالعديد من المعلومات عن بقية الكائنات التي تسكن الغابة الممطرة. |
| "Brezilya yağmur Ormanlarının Ağaçta Yaşayan Yırtıcıları" | Open Subtitles | ساكني الأشجار المفترسون في الغابات الاستوائية البرازيلية الممطرة |
| yağmur ormanı hızla tahrip edildiğinden, bütün bu virüsler dünyayı ele geçirecek. | Open Subtitles | لأن تدمير الغابات الممطرة لابد أن يتم بسرعة شديدة كل هذه الفيروسات تشكل مستعمرات فى جميع أنحاء العالم. |
| Onu, Bornean yağmur ormanlarında altı aylık zorlu bir araştırmam sırasında keşfettim. | Open Subtitles | اكتشفتها بعد أن أمضيت 6 أشهر شاقة في غابات بروناي الممطرة |
| O Amazon yağmur ormanlarındaki hayatın korunmaya değer olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أن الحياة في غابات الأمازون الممطرة تستحق المحافظة عليها |
| Nikki'nin hayır kurumu yağmur ormanları içindi değil mi? | Open Subtitles | الجميعة الخيرية لـ نيكي كانت الغابات الممطرة ، اليس كذلك ؟ |
| Ve parasını Sara'nın kurmuş olduğu sahte yağmur ormanı derneğine bağışlamasını ikna etmekti. | Open Subtitles | وأقتعها أن تحول المال لمؤسسة الغابات الممطرة الزائفة التي وضعتها سارة |
| İşin bittiğinde bir yağmur ormanını kurtaracaksın. | Open Subtitles | أنتي ستحفظين على كامل الغابات الممطرة مع قرب الانتهاء عملكِ هنا ؟ |
| Kendi dondurma hazırlayıcımı aldığım zaman, senin yağmur ormanı saç yapıştırıcını geri vereceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | حسنا، انت تعرف، لقد أخبرتك تستطيع الحصول على جل الغابات الممطرة حالما أحصل على صانعة الايس كريم. |
| Bir kaç yıl önce paleontologlar yağmur ormanlarında çapı 16 km olan... geniş bir krater buldular. | Open Subtitles | منذ عدة سنوات وجد فريق من علماء فى البحث والتنقيب فوهة بركان عملاقة فى الغابات الممطرة قطرها أكثر من 10 أميال |
| İnsanlarla konuşmayı sev... Hatta Yağmurlu bir günü bile. | Open Subtitles | أحب الحديث إلى الناس حتي فى الأيام الممطرة |
| Ama bütün o Yağmurlu sizin yanınızdaydım. | Open Subtitles | ولكن طيلة تلك الايام الممطرة كنت دائما موجودا لخدمتكم |
| Yağmurlu günlerde kaligrafi ve dikiş öğreniyorduk. | Open Subtitles | وبالأيام الممطرة كنا نمارس كتابة الخطوط والخياطة |
| Yemin ederim, merengi bulutlar gibiydi. | Open Subtitles | أقسم، وجه الكعكة كان عليه شكل السحب الممطرة. |