| Şu siktiğimin tuvaletlerini tamir ettirmek için onay bile alamıyorum. | Open Subtitles | انا حتى لا استطيع الحصول على الموافقه لإصلاح المراحيض اللعينه |
| - Boşver Bölüm'ü. Sen onay alana kadar her şey bitecek. | Open Subtitles | فى الوقت الذى ستنال فيه الموافقه سيكون كل شىء قد انتهى هنا |
| Hastane organ nakline hala onay vermedi. | Open Subtitles | لم يوقع المستشفى بعد على الموافقه على حصاد الأعضاء |
| Sana ihtiyacımız var bu yüzden Otopsi rıza için . | Open Subtitles | و لهذا السبب نريد منك ان توقع على الموافقه على تشريح الجثه |
| Ama teknik kurallarımız bunu istemiyor, çünkü karınız rıza gösterebilecek durumda değil. | Open Subtitles | لكن تقنيتنا لاتطلب منا ذلك وبهذه الحالة، ياسيدي لأن زوجتك غير قادره على منحنا الموافقه |
| Bu onayı alınmış bir tayin talebi. | Open Subtitles | هذا طلب للنقل والذي تم الموافقه عليه بالفعل |
| Doktor, bu hastanın onay vermesi mümkün değil! | Open Subtitles | دكتـور , هـذا المريض ليس بـإستـطاعته إبـدآء الموافقه لذلك |
| Yaramaz kız. Dr. Young, Jason lazer için onay almaya çalıştığınızı söylemişti. | Open Subtitles | بينما لدينا كل هؤلاء الفتيات هنا الليلة, هاه؟ فتاة مشاغبة. دكتور يونق, جايسون اخبرني بانك سوف تاخذي الموافقه |
| Buraya geldin çünkü, yeni hayatın için benden onay alıp, suçluluk hissetmeyecektin. | Open Subtitles | انتِ التي عودتي لتأخذي ختم الموافقه منيّ لحياتك الجديده لكي لا تشعري بالذنب |
| Tüm hikayelerin sonunda bizden onay alırsan olur. | Open Subtitles | يجب أن تعطيني الموافقه النهائيه لكل القصص |
| Ama hikayelerin yayınında son onay hakkını bize verirsen anlaşma için bir kolaylık sağlayayabilirim. | Open Subtitles | ولكن من الممكن أن أقدر على تسهيل هذا الترتيب على شرط أن تعطينا الموافقه النهائيه على كل القصص |
| Berlin'deki yasa dışı transfere İstasyon Şefi'nin onay vermesi gerek. Evet? | Open Subtitles | مدير المحطة لديه الموافقه على التسليم في برلين نعم؟ |
| - Nihai onay için bekliyoruz. | Open Subtitles | بأنتظار الموافقه النهائيه سيدي |
| Onlara olanları anlattım, onay için beklemediğimi. | Open Subtitles | اخبرتهم بما حصل بأنني لم انتظر الموافقه |
| Öğrendiğime göre kız kardeşinin Condé ile evliliğine onay vermişsin. | Open Subtitles | لقد علمت للتو أنك أعطيت الموافقه لزواج (كوندي) من أختك |
| O zaman onay vermiştin. | Open Subtitles | لقد أعطيتنا الموافقه في ذلك الحين |
| Testlere de rıza gösterecek bir durumu yok. | Open Subtitles | وبما أنها غير قادره على منحنا الموافقه لإجراء الفحص، |
| Bak rıza göstermek için çok küçüksün. | Open Subtitles | انظر,أنت صغير جدا على الموافقه |
| Ben aptal değilim, rıza ne demek biliyorum. | Open Subtitles | أنا لست احمقا,أعرف ما هي الموافقه |
| hiçbir şeye karşı rıza gösteremez. | Open Subtitles | فهي لاتستطيع الموافقه على أيّ شيء |
| Kayıp bir katil olmadığını düşünerek kampın açılması için gereken resmi onayı vermeliyim de. | Open Subtitles | اريد ان اعطيها الموافقه الرسميه لفتح المخيم بأعتبار انه لا يوجد قاتل طليق |