| Ve kıta sahanlığı dışında İrlanda sularında soğuk su mercanlarının olduğunu biliyor muydunuz? | TED | هل كنتم تعلمون ان لدينا بالفعل مرجان المياه الباردة فى المياه الأيريلندية ، فقط قبالة الجرف القارى لدينا؟ |
| Yüzeyde soğuk su ile sıcak suyun bir araya geldiği yerde tuhaf bir titreme olayı olur. | Open Subtitles | حيث تختلط المياه الباردة بالدافئة عند السطح، يبدو لمعان غريب |
| Buradaki soğuk su, ekvatorda yaşamalarına olanak sağlar. | Open Subtitles | تسمح المياه الباردة لهم هنا للبقاء على خط الإستواء |
| Görünüşe göre, kumsaldaki yumurtalar, yırtıcı hayvanlardan daha fazla korunur ve denizdeki soğuk sularda olacağından daha hızlı gelişirler. | Open Subtitles | يبدو أن وضع البيض على الشاطئ أكثر أمناً من الضواري ويتطور بأسرع من تطوره في المياه الباردة في البحر |
| Bu balıklar genelde Cape'in güneyindeki soğuk sularda yaşarlar, ama her sene kıyı akıntıları tersine döner. | Open Subtitles | هذه الأسماك تعيش أغلب الوقت في المياه الباردة جنوب الرأس البحري لكن اتجاه التيارات الساحلية ينعكس في كل عام. |
| Evet, ama soğuk sudan dolayı bu kadar belirgin değillerdi. | Open Subtitles | أجل , لكن شكلها كان غير واضح بسبب المياه الباردة |
| Pirinç ve fasulye yiyerek hayatta kalıyorsun, soğuk suda duş alıyorsun ve her gün sekiz saat maraton yürüşü yapıyorsun. | TED | تعيش على الأرز والفول، تستحم بدلو من المياه الباردة وتجدِّف من ست لثماني ساعات في اليوم كالماراثون. |
| Sürtükler, alayla soğuk suyu birbirine karıştırmamayı öğrenemediniz mi? | Open Subtitles | عاهرات .. ألم تكن تعلم بأن السخرية و المياه الباردة |
| Küresel sıcaklıklar arttıkça okyanuslar çok fazla ısınmaya başladı öyle ki kutuplardaki soğuk su bile artık dibe yönelmiyordu. | Open Subtitles | ،بينما تواصلت ارتفاع درجات الحراري عالمياً سخنت المحيطات كثيراً لدرجة توقفت فيه المياه الباردة عند القطبين عن الغرق |
| Sardalyalar, planktonları ve yemeyi sevdikleri besinleri izleyerek, Afrika'nın güney burnundan kuzeye doğru soğuk su akıntılarını takip ederler. | Open Subtitles | يتبع السردين تيارات المياه الباردة ينجرف شمالاً من الرأس الجنوبي لأفريقيا يطاردون العوالق والمغذيات التي يشتهونها |
| Sardalyalar bu soğuk su akıntısıyla kıyıya giderek daha çok sürükleniyor. | Open Subtitles | يُحمل السردين بهذه المياه الباردة ويتمّ دفعه أقرب للشاطيء |
| Artık akıntıları takip ederek soğuk su akıntılarıyla çevrelenen Agulhas Burnu'na dönecekler. | Open Subtitles | من هنا، سيتبعون تيارات الماء العميقة في جولة العودة إلى المياه الباردة لجنوب أفريقيا |
| Bu göl onun için soğuk su dışında bir şey ifade ediyor. | Open Subtitles | هذه البحيرة تعني شيئا اخرا له غير المياه الباردة |
| Ölüm zamanını belirlemek soğuk su yüzünden zor olacak. | Open Subtitles | تحديد وقت الوفاة سيكون صعب بسبب المياه الباردة |
| Tamam, soğuk su iyi gelir o zaman ona. | Open Subtitles | اجل،حسنا المياه الباردة ستساعدها على التحسن |
| Bu soğuk sularda, okyanusun en muhteşem avcılarından olan çok eski bir deniz canlısı gizlidir: | Open Subtitles | فى هذه المياه الباردة ما زال قابعا على الطاغوت القديمة أحد أكثر الصيادين الرائعين فى المحيط |
| Bu bir şeyi değiştirmez, çünkü ikimizde hiç kimsenin bu soğuk sularda üç gün sağ kalamayacağını biliyoruz. | Open Subtitles | هذا لا يهُم لأنَ كِلانا يعرف أنه لا يُمكنُ لأحدٍ أن ينجوا لثلاثة أيامٍ في هذه المياه الباردة |
| Küçük bir beden, büyüğüne nazaran daha hızlı ısı kaybeder, bu yüzden ufak su samurları bu soğuk sularda tek seferde en fazla 20 dakika avlanabilirler. | Open Subtitles | الأجسام الصغيرة تفقد الحرارة أسرع من الكبيرة منها، ولذلك هذه القضاعات الصغيرة تستطيع الصيد فقط في المياه الباردة لمدة 20 دقيقة في كل مرة. |
| Neden? soğuk sudan korkmuyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنتى لستى خائفة من بعض المياه الباردة أليس كذلك ؟ |
| Küçük balıklar sıcak suyun kıyısına kadar gelip, dururlar ve büyük balıklar soğuk sudan çıkıp onları yerdi. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة ستّصل الى حافة المياه الحارة و تتوقف و الأسماك الكبيرة تخرج من المياه الباردة و تأكلهم |
| soğuk suda yıkanıp kaşıntı geçince rahatlarlar ama orada bile karşı konulmaz bir kaşınma isteği vardır. | Open Subtitles | يعطيها الاستحمام في المياه الباردة ..بعض الراحة من الحكة لكن , وحتى هنا فان الحكة الغريبة لا تقاوم |
| Yüzme öncesi aldığı duşun soğuk suyu kol kıllarında boncuk boncuktu ve derisine yapışan binlerce küçük büyüteç gibiydi. | Open Subtitles | "كانت آثار المياه الباردة من الاستحمام قبل السباحة ظاهرة على شعر ذراعه" "كانت آلاف القطرات الصغيرة المتلألئة تمنح بشرته بريقاً رائعاً" |