| Uzun mesafelerde taşınan ürünlerden kaynaklanan... çevresel etkiyle ilgili bir makale buldum. | Open Subtitles | وجدتُ هذه المقالة حول الأثر البيئي الناجم عن نقل المحاصيل لمسافات طويلة |
| Radyasyondan kaynaklanan hastalıklar hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف الشّيء الأوّل عن المرض الناجم عن الإشعاع |
| Söylediğiniz gibi radyasyondan kaynaklanan hastalıklar hakkında bir şey bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | كما قلت , لا تعرف اى شيئ عن المرض الناجم عن الإشعاع |
| En çok gözlerini hatırlıyorum, göz bebeklerindeki muzip gülümsemeyi ve ağzının kenarının dudaklarımda bıraktığı o yumuşak hissi. | Open Subtitles | أتذكّر تحديداً، عينيكِ التي تعلوهما إبتسامة مُغوية. وأتذكّر الشعور الناجم حين أضع شفتايّ على وجنتك الرقيقة. |
| En belirgin şekilde, biraz muzipçe gülen gözlerini hatırlıyorum ve ağzının hemen sol üstünde dudaklarıma temas eden o yumuşak noktayı. | Open Subtitles | أتذكّر تحديداً، عينيكِ التي تعلوهما إبتسامة مُغوية. وأتذكّر الشعور الناجم حين أضع شفتايّ على وجنتك الرقيقة. |
| Tüm o fotoğrafların yarattığı hasarı en aza indirgeyecek biri. | Open Subtitles | شخص بمقدرته أن يحد من الضرر الناجم من كل هذه الصور |
| Zehir bağımlılığının yarattığı acıyı dindirip iyileşmeni hızlandıracak. | Open Subtitles | سيساعد في تخفيف الألم الناجم عن إدمانك على السم، ويسرع عملية شفائك. |
| Kan şekeri düşüklüğünden kaynaklanan asabiyeti hemen anlarım. | Open Subtitles | أميز العِداء الناجم عن نقص السكر عندما أراه |
| Vücudunuz genellikle küçük miktarlardaki iyonlaştırıcı radyasyondan kaynaklanan hasarı giderebilir ama eğer gideremezse hasarın sonuçları on yıl veya daha uzun bir süre boyunca ortaya çıkmayabilir. | TED | عادةً يقوم جسدك بترميم الضرر الناجم عن كميّة قليلة من الإشعاعات المؤيّنة، وإذا لم يستطع، النتيجة من هذا الضرر قد لا تتجلّى حتّى عقدٍ من الزمن أو أكثر. |
| END Fund, solucanlardan kaynaklanan hastalık yükünü büyük ölçüde azaltmak için hükûmetlerle birlikte çalışmalar yapacak. | TED | ستعمل جمعية (END) مع الحكومات على وضع خطة من شأنها أن تقلل بشكل كبير من عبء المرض الناجم عن الديدان. |
| "...dudaklarımda bıraktığı o yumuşak hissi." | Open Subtitles | وأتذكّر الشعور الناجم حين أضع شفتايّ على وجنتك الرقيقة." |
| En belirgin şekilde biraz muzipçe gülen gözlerini hatırlıyorum ve ağzının hemen sol üstünde dudaklarıma temas eden o yumuşak noktayı." | Open Subtitles | أتذكّر تحديداً، عينيكِ التي تعلوهما إبتسامة مُغوية. وأتذكّر الشعور الناجم حين أضع شفتايّ على وجنتك الرقيقة." |
| Yakın zamanda yapılan savaşların yarattığı dengesizliği düzeltecek. | Open Subtitles | وسوف تصحح الخلل الناجم عن الحروب الأخيرة. |
| Bombanın yarattığı şiddetli rüzgarın etkisiyle... atmosfere toz, yıkıntılar ve... radyasyon saçıldı, bu parçalar orada birleşip devasa... öldürücü bir bulut oluşturdular... radyoaktif yağmur olarak yeryüzüne inmeden hemen önce. | Open Subtitles | التأثير الناجم عن انفجار القنبلة... عمل على انبعاث الغبار والأنقاض والاشعاع.. عاليا نحو الغلاف الجوي... |