"الناعمة" - Translation from Arabic to Turkish

    • yumuşak
        
    • Yumuşacık
        
    • pürüzsüz
        
    • yumusak
        
    • narin
        
    • kaymak
        
    Askeri güç hakkinda çok şey anlatmaz yumuşak güç hakkında çok şey anlatmaz. TED والذي لايخبركم الكثير عن القوة العسكرية، لايخبركم سوى أقل القليل عن القوة الناعمة.
    Bu kalbin için değil, o yumuşak, pembecik popon için. Open Subtitles إنه من أجل مؤخرتك الناعمة والمتورّدة ليس من أجل قلبك
    Schubert'in tarifi çığlıktan mırıltıya gidiyor, güçlü konuşmaktan yumuşak konuşmaya değil! Open Subtitles ديناميات تتراوح في شوبرت تصرخ تهمس لا صوت عال إلى الناعمة.
    - Sen Ya da kanserli patronun bana olanlardan kimseye bahsederseniz ikinizin de o kocaman, Yumuşacık kalplerinizi sökerim. Open Subtitles أنت أو مديرك المسرطن فلو أخبرتم أحداَ لما حدث لي وسوف أستخرج قلوبكم الناعمة من صدوركم
    Bu yumuşak kum, bize çok cazip gelen tropik sahilleri oluşturur. Open Subtitles وتشكل هذه الرمال الناعمة الشواطئ المدارية التي نجدها جميعا.. رائعة الجمال
    Bıçağı sapladığım zaman böyle yumuşak küçük bir ses çıkardı. Open Subtitles هو فعل هذه الضوضاء الصغيرة الناعمة عندما غرزت النصل فيه
    Bu yeni yumuşak yapı metodu benim bu heykelleri dizayn etmemi ve yükselenler boyunda inşa etmemi sağlıyor. TED ان المجسمات الناعمة تمكنني من تشكيل هذه الامور وان ابني هذه المجسمات والتي هي بحجم ناطحات سحاب
    Bu yüzden bu resim harika... ...çünkü yumuşak çamuru kazmak iki günümü aldı. TED وأمتعني هذا العمل حيث قضيت يومين أحفر في التربة الناعمة
    Tekrardan araştırmalar gösteriyor ki bizler zengin, yumuşak, sıcak çikolata gibi olan sesleri tercih ederiz. TED هناك أبحاث تظهر لنا أننا نحبذ الاصوات الغنية الناعمة الدافئة لها مذاق رائع
    İlki, mıknatısı özel kılan yumuşak özelliği kayan kişiçarpsa dahi, zarar vermez. TED الأول، الخصائص الناعمة للمغناطيس والتي تجعله التي تجعله كذلك إن حصل و ضربت الراكب في رأسه، لن تتسبب في إصابته.
    yumuşak güç bir Harvardlı öğretim üyesi arkadaşım, Joseph Nye'in icat ettiği bir kavram. TED القوة الناعمة هي مفهوم إخترعه أكاديمي في هارفارد، جوزيف ناي، أحد أصدقائي.
    Yani yumuşak güç gerçekten gelişen birşey. Kısmen hükümetler sayesinde ama kısmen de hükümetlere rağmen. TED إذن القوى الناعمة تنطلق فعلا بشكل جزئي على يد الحكومات، ولكن جزئيا برغم نشاط هذه الحكومات.
    Bir sürü yumuşak mercanın ve stomatopodun olduğu şu güzel koy." TED هناك خليج جميل، الكثير من الشعب الناعمة والرخويات.
    yumuşak güç genelde çok ihmal ediliyor ve çok yanlış anlaşılıyor. Ama yine de son derece önemli. TED ولطالما ما تعرضت هذه القوة الناعمة للتجاهل والكثير من سوء الفهم. رغم أهميتها البالغة.
    Hatta, yumuşak gücü kullanmayı öğrenebilirseniz, "havuç" ve "sopa"larınızdan tasarruf edersiniz. TED بحق، إن كان بامكانكم معرفة كيف لكم أن تستخدموا القوة الناعمة أكثر، ستتمكنون من إدخار الكثير من العصيّ والجزرات.
    Hiçbir şey moralimi bir çift yumuşak omuz kadar düzeltemez. Open Subtitles لاشئ افضل من الأكتاف الناعمة لرفع روحى المعنوية
    yumuşak dokunuşun hemen geri getirdi bu kırık kalbin atışını. Open Subtitles مداعبتك الناعمة جددت الضرب بهذا القلب المكسور
    Kocaman yatağın ve Yumuşacık yastıkların olmadan uyuyamayacaksan başka. Open Subtitles إذا كنت حقا لا تستطيع التعايش مع غياب سريرك الكبير و وسائدك الناعمة
    Fakat, pürüzsüz yüzeylerde bunların ikisini tırmanmak ve kendisini yukarı çekmek için kullandı. TED ولكنها استخدمت هذه على الأسطح الناعمة في الواقع زوج منها، لتتسلق، ولترفع نفسها
    ...yumusak ve cignenebilir. Open Subtitles لديه تلك المشاعر الناعمة والرقيقة
    Omuzların, zarif boynuna saplanmış oklar gibi narin kalçaların ve ceylan gibi yürüyüşün şehvet, tasasızlık ve harikalık vaat ediyor. Open Subtitles أكتافك مثل رماح ،عالقة في عنقك الدقيق خصرك النحيل، ومشيتك الناعمة هما وعد بالإشتهاء
    Yavaşça o kaymak gibi elleri taşrada küçük bir kasabada yaşayan herhangi birinin ellerine dönüşmüştü. Open Subtitles ببطئ تلك الأيدي الناعمة تجولت الى زوجين من الأيدي التي تنتمي الى أحد هذه الجالية الريفية الصغيرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more