| Dinle. Bazı kehanetler kesin değildir. Önlenebilir. | Open Subtitles | إسمع ، بعض النبوءات تكون خادعة إنهم متقلّبون |
| Kahinler, kehanetler umurumda değil. | Open Subtitles | لا أريد أن أسمع عن العرافات أو النبوءات أو عن المسيح المنتظر |
| Konu kutsal kehanetler olduğunda motomot çeviriden daha ziyade tefsir yapılır. | Open Subtitles | النبوءات المقدسة لها أكثر من تفسير للترجمة |
| Bu kehanetleri bize, davranışlarımıza rehberlik etmek için Yaratıcı veriyor. | Open Subtitles | الخالق أوهبنا النبوءات ليرشدنا ماهية أفعلنا. |
| Hıristiyanlar' ın "İkinci Gelen" zamanı artık çok yakın. kehanet yavaş yavaş gerçekleşiyor. | Open Subtitles | ساعة البعث الثانى للمسيح قد أقتربت النبوءات تتحقق واحده بعد الأخرى |
| Eğer kehanetlere izin verirseniz çok kötü biçimlerde gerçekleşirler. | Open Subtitles | النبوءات لها طريقة فى إثبات نفسها إذا سمحتِ لها بذلك. |
| Sakin ol. Reis, hareketlerimize bağlı olarak kehanetlerin gerçekleşmeyebileceğini söylemedi mi? | Open Subtitles | اهدأ، ألم يقُل الزّعيم أنّ النبوءات قد تُتجَنَّب إعتمادًا على أفعالنا؟ |
| Ona kehanetlerden, savaşlardan, tutkularımdan söz etmiştim. | Open Subtitles | ، تكلمت معه عن النبوءات . . المعارك ، و طموحاتي |
| Kahinler, kehanetler umurumda değil. | Open Subtitles | لا أريد أن أسمع عن العرافات أو النبوءات أو عن المسيح المنتظر |
| kehanetler orada bulunuyor, onları okuyan herhangi biri bunu yapabilir. | Open Subtitles | هذه الكتابات تحمل النبوءات , أي شخص يمكنه قراءتها يمكنه صنع نفس الشيء |
| kehanetler ancak kimin hakkındaysa onun tarafından alınabilir. | Open Subtitles | يتم تشغيل النبوءات فقط من قبل الأشخاص الذين صنعت لأجلهم |
| İşte duymak istediğim konulardan bazıları: Gaipten gelen sesler, uğursuz kehanetler ve görünmez dövmeler. | Open Subtitles | هذا ما يروقني سماعه، التهديدات الغامضة النبوءات المشؤومة، وكذلك الأوشام الخفيّة |
| kehanetler, eğer siz izin verirseniz gerçekleşirler. | Open Subtitles | النبوءات لها طريقة فى إثبات نفسها إذا سمحتِ لها بذلك. |
| Bana soracak olursan bu kehanetler falan zırvalık ama herkes inanmak istiyor; ee ne yapalım o zaman ben de oynarım. | Open Subtitles | أري أن كل النبوءات هي عبارة عن ثرثره ووهم لكن الجميع يريد أن يصدقهم، لذلك ماذا يمكنني أن أفعل؟ |
| Yani bir çok kültürde olan kehanetler birden gerçek oldu. | Open Subtitles | إذن الأشياء المذكورة في نهاية وقت النبوءات العشرات من بين مختلف الثقافات فجأة تتحول إلى حقيقة. |
| Tüm kehanetleri bilirim, ama bunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أعرف جميع النبوءات ولكن هذه لم أسمع بها |
| - Kıyametten önceki yıllarda Avcının rolü hakkındaki kehanetleri eksiksiz içerdiği söylenir. | Open Subtitles | إنهيحتويعليكلّ النبوءات... عن دور المُبيدة في الأعوام الأخيرة |
| - kehanetleri sen yazdın. - Daha çok yeniden yazdım diyebiliriz. | Open Subtitles | ــ أنت كتبت النبوءات ــ اكثرمن الكتابة |
| Vay canına. Umarım bu senin kehanet rüyalarından biri değildir. | Open Subtitles | واو ، آمل أن لا يكون هذا أحد أحلام النبوءات الخاصة بك |
| kehanet gezginin güçlü bir düşmanı olacağını söylüyordu. | Open Subtitles | تنص النبوءات بأن المسافر سيكون له خصم قوي |
| Bütün o kehanetlere ve kitaplara gömülüp kalmıştın. | Open Subtitles | كنت مختفي مع تلك النبوءات و الكتب |
| Bunu kabul etmiyorum. Bu aptal kehanetlerin yüzlerce yorumu olabilir. | Open Subtitles | أنا لا أقبل بهذا هذه النبوءات يُمكن أن تترجم بمائة طريقة |
| Eski kehanetlerden korkma. Onlara karşı koyarız. | Open Subtitles | لا تخشى النبوءات القديمة، سنتحداهم |
| Ruh, kehanetlerinin doğru çıkacağına dair sizi tuzağa düşürdü ve sen de buna inandın. | Open Subtitles | لقد زيّن لك الجني أعمالك عبر الوقوع بحبائل نبوءاته، والآن فإنك تصدق أن النبوءات قد تحققت، فهل هذا من الحكمة بشيء؟ |