| Güzel,Biz onu şarap diğer şarap kahyası olarak kullanabiliriz. | Open Subtitles | حَسناً، نحن يُمْكِنُ أَنْ نَستعملَ مضيّف النبيذِ الآخرِ. |
| Kocam iyi bir şarap mahzeni olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | فكر زوجي ان هذا يَجْعلُ قبو النبيذِ جيدِ. |
| Ve o şarap kasayla değil şişe şişe satıldı. | Open Subtitles | وذلك النبيذِ ما كَانَ أبداً باعَ بالحالةِ، فقط بواسطة القنينةِ. |
| Ayrıca köpekbalığı yüzgeçli lahana çorbası ve sıcak gül şarabı. | Open Subtitles | شوربة زعنفةِ قرشِ، خضار مُخْتَلَط، وبَعْض النبيذِ الدافئِ. |
| Bence biraz daha şaraba ihtiyacın var. | Open Subtitles | نَحتاجُ تَنَاوُل المزيد من النبيذِ يُمْكِنُ أَنْ تَتخيّلَ لو ان ذلك حَدِثِ |
| -Şu sigortacı şarapları ve sıçanları sordu. | Open Subtitles | رجل التأمينَ، بردج... ... كَانَيَسْألُني حول المجموعاتِ وجرذانِ النبيذِ. |
| - O şarap daha iki yıl içilmez. | Open Subtitles | ذلك النبيذِ لَيسَ صالح للشربَ حتى لسنتانِ. |
| şarap Kulübü'nden kimsenin aramadığına emin misin? - Evet. | Open Subtitles | أنت متأكّد لا أحد مِنْ النبيذِ يَضْربُ مسمّى؟ |
| Biraz daha şarap alabilir miyim? | Open Subtitles | هَلْ يُمْكِنُ أَنْ أَحْصلَ على بعض النبيذِ الأكثرِ؟ |
| Ama bildiğim kadarıyla bir kadeh kırmızı şarap alanlar da var. | Open Subtitles | لكنالرجالَالآخرينَأَعْرفُ عَملَ حَسناً على زجاج النبيذِ الأحمرِ. |
| Kapıdan girer girmez şarap ikram eden bikinili bebekler varmış. | Open Subtitles | حَصلوا على العسلِ في البيكينيات، تَكُونُ خِدْمَة النبيذِ عندما هم إمشَ خلال البابِ. |
| Defol git, ödlek. Biraz şarap getir. | Open Subtitles | إخرجْ، أيها الجبان أحضر له بَعْض النبيذِ |
| - O zaman Adam ile bayağı şarap içiyorsunuz. | Open Subtitles | يا، لذا أنت وآدم إشربْ الكثير مِنْ النبيذِ. |
| Bu şarap tatma olayını kabul etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنت ما كَانَ لِزاماً عليكَ أَنْ تُوافقَ إلى ذلك ذَوق النبيذِ. |
| Eve geldiğimde Todd aradı ve şarap tatma olayını iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | عندما وَصلتُ إلى البيت، تود دَعا وألغىَ ذَوق النبيذِ. |
| Pekala, şarap kendi kendine bardağa dökülmez. | Open Subtitles | حَسناً، ذلك النبيذِ لَيسَ سَيَصْبُّ نفسه. |
| - Bir süre önce çok fazla şarap içildi ve Springsteen dinlenildi ve işler biraz kontrolden çıktı. | Open Subtitles | الكثير مِنْ النبيذِ شُرِبَ والاستماع الى الربيع الستيني وأشياء أصبحتْ قليلاً خارج عن السيطرة. |
| - Beyaz şarap sirkeniz varsa hemen çıkarır o. | Open Subtitles | إذا عِنْدَكَ بَعْض خلِّ النبيذِ الأبيضِ، سيقوم بإزالته ماذا؟ |
| Bu şarabı götürmenin tam zamanı. | Open Subtitles | أوه، هذا المناسبة المثالية لي للجَلْب هذا النبيذِ. |
| Bence olay yerindeki şarabı içen o. | Open Subtitles | أعتقد تَخلّصَ من النبيذِ في المشهدِ مباشرة مِنْ القنينةِ. |
| Sonunda şaraba terfi etmene sevindim. | Open Subtitles | مسرور لرُؤيتك تقليعين أخيراً عنْ النبيذِ . |
| - Bir ölçü vermut. | Open Subtitles | - أي طلقة النبيذِ. |
| İyi bir müzik kulağım var ve şaraplardan iyi anlarım. | Open Subtitles | عِنْدي ميل طبيعى للموسيقى هدوء وتذوق مثالى في النبيذِ |
| Durmak zor olmalı nefis şaraplarınız varken. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ قاسيَ لمعْرِفة متى يَتوقّفُ... ... عندمايكونعِنْدَكَالأكثرمن مجموعة النبيذِ. |