| kadınlar, ekonomik, sosyal ve cinsel yönden erkekler kadar güçlü kabul ediliyordu. | TED | و أعتبرت النساء فى نفس قوة الرجال الإقتصادية و الإجتماعية و الجنسية |
| Kuzey yakasında kadınlar kumar oynamayacak demiştik. | Open Subtitles | و قد أتفقنا على عدم مقامرة النساء فى الجانب الشمالى |
| Oradaki kadınlar üfleme çubuğu ve zehirli okları olan Kızılderililerdi. | Open Subtitles | كانت النساء فى هذه المناطق من الغابات الهندية اللاتى يحملن أنابيب النفخ و السهام المسممة |
| Ve üyesi olduğum kadın Kulübü küçük bir konuşma yapmanı istiyor. | Open Subtitles | و النساء فى النادى الذك انتمى له يردن ألتحدث اليك قليلا |
| Bir kadın, dolaşıp duran ve güvercinleri öldüren bir adamda ne bulur? | Open Subtitles | ما الذى تراه النساء فى شخص يلف و يدور و يخدع السذج ؟ |
| Hamileliğin ilerlemiş safhasındaki kadınlar, aşırı yeme konusuna dikkat etmeliler. | Open Subtitles | إن النساء فى مراحل الحمل المتأخرة يجب أن يحذروا من الإسراف فى الأكل |
| Ama bu ülkedeki kadınlar, sen böyle yapınca anlar. | Open Subtitles | ، ولكن النساء فى هذه المدينة عندما تفعل ذلك فهم يعرفون |
| Beni dinle, kadınlar beladır bunu bilmem gerekirdi, iki haftadır bu bedenin içindeyim. | Open Subtitles | ديك اسمعنى, النساء فى مشكله, انا فى مشكله منذ اسبوعين |
| Fakat kendi tarihsel bağlamında kadınlar için yaptıkları hayranlık vericiydi. | Open Subtitles | لكن ومع ذلك ما أستطاع إنجازه مع موضوع النساء فى تلك الايام كان مذهــلا |
| İslam öncesi Arabistan'da kadınlar ikinci sınıf vatandaş olsalar da | Open Subtitles | معظم النساء فى جزيرة العرب كانوا قبل الإسلام مواطنات من الدرجة الثانية |
| Benim yaşımdaki kadınlar arabada yapmaz. Kızımın yapacağı şeyler bunlar. | Open Subtitles | النساء فى عمرى لا يفعلونها فى السيارات هذا ما تفعله بنتى |
| kadınlar beyinde bizde olmayan bir bölüme sahipler. | Open Subtitles | النساء فى الواقع لديهنّ جزء فى المخ غير موجود عندنا |
| Bu akşam burada çok harika kadınlar olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك الكثير من النساء فى الحفل الليلة |
| kadınlar birbiriyle yarış içindedir anlayacağın. | Open Subtitles | إذن فأنت ولابد أن تستحق امتلاكها النساء فى منافسة مع بعضهن كما ترى |
| Kendimi bildim bileli Kappa olmayı beklemişimdir. Ailemizdeki bütün kadınlar Kappa'ydı. | Open Subtitles | كنت انتظرلابقي من الكابا منذ ان استطيع التذكر كل النساء فى اسرتي كانوا كابا |
| Sizin kültürünüzde kadınlar benim kültürümde olduğundan farklı olarak erkeklerle eşit görünmüyor. | Open Subtitles | النساء فى ثقافتكم يبدون غير متساوين مع الرجال كما هو الحال فى ثقافتنا |
| Bunlar hayatındaki kadınlar kurbanlar, akrabalar, tüm bu kadınlara çok fazla düşmanlık besledin. | Open Subtitles | هؤلاء هم النساء فى حياتك ضحايا ، اقارب كل النساء الذين الهموا الكثير من الحقد |
| Bu gemideki yüzlerce kadın ve erkek görevlinin tek bir amacı var rüyalarınızı gerçekleştirmek | Open Subtitles | كل شخص من مئات الرجال و النساء فى الخدمة على هذه السفينة لديهم هدف واحد |
| kadın hastalıklarına sahip değiliz. Ve birçok vizonere sahibiz. | Open Subtitles | لايوجد لدينا عدد ملائم من النساء فى حين لدينا الكثير من الرجال |
| Sparta'da ve Atina'da yeterince kadın var. | Open Subtitles | -هناك ما يكفى من النساء فى اسبرطة و اثينا |