| Bunu bana hâlen evlerinde yaşayan iki mağlup arkadaşım mı tavsiye ediyor? | Open Subtitles | هل أتلقى النصح من صديقي الفاشلين الذين مازالا يعيشين في منزلهما ؟ |
| Sana iyi bir tavsiye verebilmek adına ana kuralımı çiğneyeceğim. | Open Subtitles | سوف أكسر قاعدتي الجوهرية من أجلك وأقدم بعض النصح الطيب |
| Yaşlı bir adamı tavsiye için... araman çok hoştu Tom. | Open Subtitles | جميل منك أن تتصل بشخص عجوز لتطلب النصح يا توم |
| Bu insanların da her biri danışmanlarına danışır ki, Başkan'a akıl verebilsinler. | TED | كل واحد من أولئك الناس بدوره له مستشارين يسدوا لهم النصح , هكذا هم ينصحون الرئيس . |
| - Çabuk ol. nasihat verme zamanı değil. | Open Subtitles | أعتنوا بأنفسكم أسرع لا داعى لاعطائهم النصح |
| Hiç. Çok tavsiyeye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | لا شيء، أحتاج للكثير من النصح. |
| Düşmanca tavrınızı göz önüne alırsak bize tavsiyede bulunması için avukat gelmesinin vakti geldi. | Open Subtitles | فقد حان الوقت لكي نأتي بمحامٍ لكي يقدم لنا النصح أو أنك تأخذ بنصيحتي أنا |
| Ve gizlice şimdi adını vermeyeceğim ünlü bir söz yazarından tavsiye istediler ve o da onlara bazı öneriler faksladı. | TED | وبالتالي قاموا سرا بطلب النصح من شاعر غنائي شهير، لن أسميه، وقد أرسل لهم بعض الاقتراحات بالفاكس. |
| Ne yazık ki, çoğu ebeveyn çocuklarına uygun bir şekilde tavsiye verecek bilgi ve hukuki bilgi birikimden mahrum. | TED | فلسوء الحظ يفتقر الآباء عادة إلى المعرفة القانونية ليقدموا النصح لأبنائهم. |
| Ve bu böyle devam ediyor, bilim adamları, geleneksel ilaç uzmanları, araştırmacılar, doktorlar, hepsi bana tavsiye vermek için iletişime geçti. | TED | واستمر ذلك، العلماء، خبراء العلاج التقليدي، العديد من الباحثين، الأطباء، الجميع تواصل معي لإبداء النصح. |
| - Tanrı adına sana iyi bir tavsiye vereceğim | Open Subtitles | دائما ما يستمع الى النصح مساء الخير سيد , نورتييه |
| Size cebinizi boşaltmayacak bir özel dedektif tavsiye edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني النصح بمحقق خاص بارع لن يزيف لك الحقائق |
| Yeni halka açılan şirketleri inceleyip yatırımcılara tavsiye veririm. | Open Subtitles | أقدم النصح لمجلس الإدارة في ما يجب لأن يستثمروا فيها أو لا. |
| Elimizdeki en iyi çalışansın ve diğerlerine tavsiye verdiğini gördüm. | Open Subtitles | أنت أفضل ما لدينا, ورأيتك تقدمين النصح للاخرين |
| Bir süre önce kendisine hisselerimden bir bölümünü satmak konusunda akıl sordum ve bana dedi ki... | Open Subtitles | قبل فتره سألته بعض النصح بشأن بيعالبعضمن أسهميوقال... |
| Güvenebileceğini bildiği adamdan akıl istedi. | Open Subtitles | لذا طلب النصح من شخص كان يعلم أنّ بإمكانه الثقة به... |
| nasihat konusunda pek iyi değilimdir. | Open Subtitles | انا لست جيدا في اسداء النصح. تعرف؟ |
| İnsanlara nasihat verdiğinde neler olduğunu görüyor musun? | Open Subtitles | اترى ما يحدث عندما تقدم النصح للناس؟ |
| tavsiyeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج لبعض النصح |
| Biraz tavsiyeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج بعض النصح |
| Ben de görevimi ihlal etmeden tavsiyede bulunamam size. | Open Subtitles | ولا أستطيع إسداء النصح لك.. دون أن أخرق بعض الواجبات المناطة بي |