| Ne kadar çok ton balıklı sandviç ve nane şekeri almışsın. | Open Subtitles | أنتِ تشترين الكثير من التونة الذائبة و معطّر الفم بنكهة النعناع |
| Gelecek sefer ağız suyu yerine gerçek nane kullanacağım. - Tamam. | Open Subtitles | فى المرة القادمة , سأستخدم النعناع الحقيقى بدلاً من غسول الفم |
| Sınıfımda yedi çeşit nane yetiştirdim. | TED | أين نعناعي؟ أزرع سبعة أنواع من النعناع في فصلي. |
| Dumanlar dağıldığında, Abraham Lincoln Hintçe konuşup naneli kokteyl içiyor olacak. | Open Subtitles | عندما ينجلي الدخان إبراهيم لينكولن سيتكلم بالهندي و يشرب نبيذ النعناع |
| Bunun suçlusu kahve de olabilir, gerçi kafe çikolatalı naneli kahve servis etmiyor. | Open Subtitles | الجاني قد يكون القهوة أيضاً رغم أن الكافيه لا يقدم قهوة شوكولاتة النعناع |
| Annemin işi bittiğinde beni buz gibi ve mayhoş bir limonatayla ödüllendirdi ve sonra ayaklarım serinlesin diye ayakkabılarımı nane dallarıyla astarladı. | TED | عندما انتهى عملها، كافئتني بعصير بارد من الليمون الحلو ثم وضعت في حذائي بعض أوراق النعناع لترتاح قدماي. |
| Martiniyi nane likörüyle yapmak istemem. | Open Subtitles | اكره ان اصنع لنفسي مارتيني بنكهة النعناع |
| "...menekşe, nane ve ıtırlardan bir taç öreceğim. | Open Subtitles | إكليل من البنفسج و النعناع و نبات إبرة الراعي. |
| Peki o nane likörünü içip o tatlı çörekleri yedikten sonra ondan sonra ne oldu? | Open Subtitles | وبعد أن شربتما شراب النعناع المسكر وتناولتما الكعك المحلّى مالذي حدث بعد ذلك؟ |
| Üzüm, çilek, kavun, nane. Hepsi bir arada. | Open Subtitles | العنب و الفراولة و الشمام و النعناع كلها هنا |
| Biraz sarımsak, biraz taze nane. | Open Subtitles | بعض الثوم، بعض النعناع المنعش، وبعض الشواء |
| Bize sadece nane şekeri veriyorlar. | Open Subtitles | أظنّ أنني أحصل على أقراص بطعم النعناع فحسب. |
| Oda servisi, iki rosto daha gönderin ve üzerlerinde nane olan üç yastık da. | Open Subtitles | خدمة الغرف؟ ارسل قطعتان لحم محمر وثلاثة وسائد إضافية مع حلوى النعناع |
| Lanet olsun! nane şekerini önce yememeliydim. | Open Subtitles | تباً ، ما كان عليّ أكل حلوى النعناع أولاً |
| - Yüksekler nasıl dostum? Çam gibi bir tadı var, neredeyse naneli diyebilirsin. | Open Subtitles | لديهم طعم الصنوبر تقريبا النعناع شاهد هذا الشعر الأحمر القصير |
| Hatta senin zamanında naneli şekerleme yoktu. | Open Subtitles | إنهم حتى لم يملكوا نكهة النعناع فى حياتك |
| Tahminimce biraz önce naneli şeker yemişti. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يأكل حلوى بنكهة النعناع قبل أن يأتي هنا |
| Peki. Sana naneli mocha'mdan bir yudum verecektim ama... | Open Subtitles | حسناً كنت سأعطيك رشفة من شرابي بالنكهة المزدوجة النعناع والموكا |
| Kutsanmış Bakir Böğürtlen, naneli On Emir, İncil Sakızı." | Open Subtitles | التوت العذراء وصية النعناع ، علكة الكتاب المقدس |
| Kedi nanesi ister misin? | Open Subtitles | هل تريد ان تجرب قليلا من النعناع البري ؟ |
| Öyle demedim, dedim ki "Bu gezegende, Mentollü sigara bulunmuyor." | Open Subtitles | هذا ليس ما قلته قلت : ليس هنالك رزمة من حلوى النعناع على هذا الكوكب |
| Mentos'la diyet kolayı karıştırdığın zaman garip birşey olur. | Open Subtitles | يحدث تفاعل فوراني إن خلطت الكولا مع حلوى النعناع |
| - ## Their value is intrinsic - ## Surpass any Mint stick | Open Subtitles | ان جوهرها القيم قد تجاوز كل حلوى النعناع |
| -Bizi korurlarmış. Kylie, otobüsün gelmeden bahçedeki naneyi getirirmisin? | Open Subtitles | أجلبي لي النعناع من الحديقة قبل أن يأتي الباص |