| Çarpıcı tüketimin tipik bir örneği olarak düşünün. | TED | فكروا في الصورة النموذجية للاستهلاك السافر. |
| Haritalara baktığımız zaman, haritalar bize tipik bir dalgalanmayı göstermekteydi, dalga üzerine dalga, çünkü bütün salgınlar birçok salgının birleşimidir. | TED | ثم نظرنا في الخرائط، وأظهرت الخرائط هذه الموجة النموذجية موجه على موجه، لأن جميع الأوبئة هي مزيج من العديد من الأوبئة. |
| Ellerinde bulunan bu tipik mektuplar oradan oraya yollanıyor, ben de sadelik laboratuvarımda inceledim, oldukça anlaşılamaz durumda. | TED | بالعمل بالوثيقة النموذجية التي لديهم، التي قمت بتشخيصها في مختبر البساطة خاصتي، إنها غير واضحة بتاتاً. |
| Dünya Savaşı Model uçaklarını yapmalarını seyrederdim. | Open Subtitles | الحرب العالمية الثانية الطائرات النموذجية كطفل. |
| Model evlere doldurduğumuz sahte eşyaları yapan firma... | Open Subtitles | إنها الشركة التي تصنع الأشياء المزيفة التي نملأ بها المنازل النموذجية |
| Hükümetin nihai modeli olarak kabul edilen bir ülkede yaşıyoruz. | Open Subtitles | نعيش فى دولة تقوم على الديموقراطية النموذجية |
| tipik müze numaraları. İnsan kurban etme ayini sözü verip çanak çömlek gösterirler. | Open Subtitles | خدعة المتحف النموذجية ، التضحية البشرية سلم القدور و المقالي القديمة |
| Bu sorunu çözemeyeceğimi anlamaya başlıyorum ve muhtemelen senin tipik çılgın fikirlerinden biri sorunu çözecek. | Open Subtitles | لقد بدأت أدرك أنني لن أحل هذا وتلك إحدى أفكارك المجنونة النموذجية من المحتمل أن تصبح فرصتنا الأفضل. |
| tipik New York şehri metro vagonu. | Open Subtitles | النموذجية الجديدة يورك سيارة مدينة مترو الانفاق. |
| Şimdi, tipik bir bebek 6,000$ civarı tutuyor. | Open Subtitles | الدمية النموذجية يبلغ ثمنها 6 آلاف دولار |
| tipik, rol almak için yönetmenle işi pişirme işleri değil mi? | Open Subtitles | أها , لقد فهمت التدريبات النموذجية لمدرب الممثلين |
| Kollarda ve ellerde tipik savunma yaralarının olmayışına şaşırdım. | Open Subtitles | فوجئت في غياب الجروح الدفاعية النموذجية على الذراعين واليدين. |
| Teröristleri tanımlamak için kullandığımız tipik kriterlere uymuyor. | Open Subtitles | لا تطابق المعايير النموذجية التي نستخدمها لتحديد هوية الإرهابيين |
| Bu onların tipik Cadılar Bayramı kutlaması değildi. | Open Subtitles | لم تكن هذه التجربة النموذجية لعيد القدسين خاصتهم |
| Korkarım ki tipik doktor hasta ilişkisi yani burada konuşulan her şeyin gizli kalması durumu geçerli olmayacak. | Open Subtitles | للأسف العلاقة النموذجية بين الطبيب والمريض حيث ما يُقال في هذه الغرفة سري ليست متوفرة في حالتك. |
| Ama onun yerine bir depo alanı olarak müşterimizin evi 1400'ü aşkın kapsamlı klasik Model yarış arabaları koleksiyonunu barındırıyor. | Open Subtitles | بل بوصفه منطقة تخزين كمأوى لمجموعتنا للتوكيلات الشاملة من سيارات السباق النموذجية والعدد تجاوز الـ 1400 |
| Model geminiz için güzel bir süs olur bence. | Open Subtitles | لقد أعتقدت أنه سيكون تمثال مناسب لسفينتك النموذجية |
| Eskiden babamla Model uçaklar yapardık. | Open Subtitles | كنت معتاداً على بناء طائرات النموذجية مع والدي |
| Model uçaklarınızı yapıştırmak için kullandığınız tutkalla yaranızı kapattınız. | Open Subtitles | الجرح الذي لسقته بالصمغ الذي تستخدمه في بناء طائراتك النموذجية |
| Model organizmalar üzerinde çalıştım, örneğin zebra balığı, meyve sinekleri, ve lahana gillerden bir çeşit tere. | Open Subtitles | عملت مع الكائنات الحية النموذجية مثل السمك, الحمار الوحشي، ذبابة الفاكهة وشكل من نبات الخردل من عائلة الملفوف |
| Şimdi söylemiş olduğum standart modeli tamamen reddetmektedir. | Open Subtitles | إنه يناقض القاعدة النموذجية التي كنت أتحدث عنها لتوي |
| standart ameliyat sonrası protokol listesiyle sorumluluklarımı arttırabilirim. | Open Subtitles | لازلتِ الجراحة بعد لما النموذجية الإجراءات نعم, والأسباب التحليلات لتشمل طورتها قائمة مع |