| Aslında, dünyamda birçok şey, ateşle iyi gidiyor, ama ateş sadece bir temeldir. | TED | في الواقع، العديد من الأشياء تكون أفضل مع النّار في عالمي، لكن النّار مجرّد الأساس. |
| Yapabildiğiniz şey elinize silahı alıp öylece oraya buraya ateş etmek. | Open Subtitles | اسوأ ما يمكنك فعله هو أن تخرج سلاحك وتبدأ في إطلاق النّار |
| ama kolayca ateş ediyorsun... | Open Subtitles | يمكنكَ إطلاق النّار من دون التّفكير في ذلك |
| Birileri kıçını ateşe verecek, ben de bunu izlemek için orada olacağım. | Open Subtitles | أحدهم سيضع مُؤخّرتك على النّار وسأكون هناك لأشاهد ذلك |
| Sen ateşin yanındayken bir şey olmaz diye düşündü. | Open Subtitles | لقد قالَ أنَكِ ستكونينَ بخير بجوار النّار. |
| Topçular, ateş serbest! Hazır! | Open Subtitles | ضابط المدفعية ، اطلقُ النّار كما تشاء اجعلهم يفروا |
| Hedefe kilitlenme tamam. Emir alınca ateş edin. | Open Subtitles | ـ حدّدت مكان الهدف ـ أطلق النّار عند أوامرى، استعدّ |
| Sarhoş polisin martılara ateş etmesi dışında. | Open Subtitles | ماعدا عندما بَدأَ ذلك الشرطي المخمور بالإطْلاق النّار على ذلك النوارسِ. |
| - ateş kurdundan korkuyorlar. - Ne? | Open Subtitles | ـ يخشى الفلّاحون أنّك ستجلب دودة النّار علينا ـ ماذا؟ |
| - ateş kurdundan korkuyorlar. - Ne? | Open Subtitles | ـ يخشى الفلّاحون أنّك ستجلب دودة النّار علينا ـ ماذا؟ |
| Birine silah doğrulttuğumda diğeri de ateş etmeyecektir. | Open Subtitles | سأصوّب المسدّس على واحد منهم. الآخرون لن يطلقوا النّار |
| Görmediğin bir düşmana ateş etmenin kötü yanı da budur. | Open Subtitles | هل ترى ؟ اذن، تلك المشكلةُ بإطْلاق النّار على عدو غير مرئيَ. |
| Bununla ateş edersem her yeri havaya uçururum. ateş et hadi! | Open Subtitles | إذا أطلقت النّار بهذا السّلاح ، سوف أفجّر المكان برمّته هيّا أطلق النّار |
| İkinci sınıftan bir kız ateş etmeye başlamış. | Open Subtitles | طالبة في المرحلة الثانية بدأت تطلق النّار |
| Bazıları silahlı ve kalabalığa ateş açtı. | Open Subtitles | بعض الأشخاص كانوا مسلّحين وبدأوا في إطلاق النّار بين الحشود |
| Aracın hareketsizleşirse ateş etmeye başla. | Open Subtitles | إذا توقّفت السيّارة، فباشر بإطلاق النّار. |
| Araç devre dışı kalırsa, ateş etmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | إذا توقّفت السيّارة، فباشر بإطلاق النّار. |
| Bugün gibi bir günde, kendini tanrıya emanet edip ateşe atmış ama azıcık olsun yanmamıştı. | Open Subtitles | كاليوم الذي قاد نفسه فيه نحو البابا وارتمى في النّار دون أن يصب بأي ألم |
| Acını bitiren her şeyi yakan bir ateşe. | Open Subtitles | النّار التي تُحرق أيَّ شيء و كلَّ شيء هذا ما يقتلُ ألمك. |
| Bu kadar soğuk bir sabahta ateşin başından fazla uzaktasın Yüzbaşı. Kayıp mı oldun? | Open Subtitles | بعيداً جدّا عن موقد النّار في صباح بارد كهذا هل أنت تائه، كابتن؟ |
| Odun Ateşi toplamaya gittiğimde görmüştüm. | Open Subtitles | أجل، رايتها حينما كنت أجمع الحطب لإشعال النّار |