| Dnipro nehrinde sakin bir gün batımına rağmen Zaporojya Kazaklarının ruh hali gergin. | TED | رغم الغروب الهادئ على نهر الدنيبرو، إلا أن أجواء القوزاق الزبوريشين كانت متوترة. |
| Ve ayaklarımın altında Pasifik Okyanusu'nun Büyük, sakin, mavi görüntüsü vardı. | TED | بموازاة قدميّ كانت صفحةٌ زرقاء ساكنه من المحيط الهادئ. |
| Çocuk simidiydi, havuzlarda ve sakin denizlerde oynadıklarındandı. | TED | كان لأحد أولئك الأطفال الذين كانوا معتادين سابقاً على اللعب به في حمامات السباحة وفي البحر الهادئ |
| Ve biz onu alabilirsek, kulaklarımıza müzik gibi gelecek, çünkü gözlemlenebilir evrenin, yaradılışımızın o anındaki Sessiz yankı olacaktır bu. | TED | و إذا تمكنا من تسجيله، فسيكون موسيقى لآذاننا، لأنه سيكون الصدى الهادئ للحظة الخلق، خلق كوننا المنظور. |
| Ayrıca yatak odanızı evin Sessiz köşesine taşıyabilirsiniz, binanızın sizi trafik gürültüsünden koruduğu yere. | TED | بإمكانكم أيضًا نقل غرفة نومكم إلى الجانب الهادئ من المنزل، حيث سيعمل بناؤكم كالدرع ويقيكم من ضوضاء المرور. |
| Pacific Bluff'un kapıları ardında bu kadar dramanın döndüğünü kim tahmin ederdi? | Open Subtitles | من كان ليعلم بوجود الكثير من الدراما في داخل بوابة المحيط الهادئ |
| Burası Pasifik Okyanusu... ...Geniş MPA ile... ...Büyük bir koruma sahasının üzerinde. | TED | ها هو المحيط الهادئ بمحمياته البحرية الضخمة و المناطق المحمية الكبيرة فيه. |
| Şöyle söylemiş: "sakin geçmişin dogmaları fırtınalı bugün için yetersizdir." | TED | لكنه قال هذا: "عقائد الماضي الهادئ غير كافية للحاضر العاصف. |
| Bizi kontrol altında tutan adam sakin bir tip. | Open Subtitles | الرجل الذى يصوب بندقيته علينا يبدو من الطراز الهادئ |
| Bizi kontrol altında tutan adam sakin bir tip. | Open Subtitles | الرجل الذى يصوب بندقيته علينا يبدو من الطراز الهادئ |
| Bu, lider adaylarından biri, sakin olan. | Open Subtitles | انه واحد من المتنافسين على القيادة ذلك الفرد الهادئ |
| sakin olan bu dönemde, barış içinde yaşayan samuraylar iyicene korkaklaştılar, | Open Subtitles | مقاتلي الساموراي في هذا الوقت الهادئ, و الذي عاشوا في أمان و أصبحوا جبناء, |
| Hani kabarık saçlı, sakin bir adam. Söylediğim hakkında hiç bir fikrin yok değil mi? | Open Subtitles | ذو الشعر الأشعث و المظهر الهادئ لا تعرفينه |
| Sanırım çoğu hayat için söylenecek kelime Sessiz çaresizliktir. | Open Subtitles | أعتقد أن اليأس الهادئ هى الكلمة المناسبة لمعظم حياة الناس |
| Çocuk, bu ödüllendirilen yalanlar sisteminde öyle uzmanlaştı ki, kimse bu Sessiz çocuğun nasıl mutsuz bir çocuğa dönüştüğünü fark etmedi. | Open Subtitles | أتقن لعبة الكذب التي كانت تكافئه جيدا لم يلاحظ أحد بأن الطفل الهادئ ذاك كان قد تحول الى طفلٍ حزين |
| Sen ve o Sessiz çocuk, o Sosyetiği öldürenlerdiniz. Değil mi? | Open Subtitles | انت والطفل الهادئ هم من قتلوا سوكز صحيح؟ |
| Sessiz motor sayesinde konuşmalarımızı duyabiliyoruz artık. | Open Subtitles | هذا المحرك الهادئ يجعل المحادثة أسهل بكثير |
| Pacific Bluff sitesi ev sahipleri anlaşmasına göre, bir sörf tahtası babanın başına bela açmaz. | Open Subtitles | مع اصحاب منازل المحيط الهادئ لانريد ان نعين والدك في مشاكل مع مجلس الادارة |
| Pacific Vista Havayolları'nın San Francisco'ya aktarmasız giden 120 sayılı uçuşuna hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في الرحلة 120 ، شركة الطيران فيستا المحيط الهادئ ليس هناك محطات توقف حتى سان فرانسيسكو |
| Ölmeden önce Pasifik Okyanusunu görmek benim en Büyük hayalimdir. | Open Subtitles | لقد كان حلم حياتي ان اري المحيط الهادئ قبل موتي |
| Caro Arc da değil. Hatta tüm Pasifik bile değil. | TED | وهو ليس قوس كارو ولا هو حتى المحيط الهادئ كله |
| İçki yasağının tekrar yürürlüğe girmesiyle, yakınlardaki gizli bar ayıklığı huzurlu uykusundan uyandırdı. | Open Subtitles | في ظل تطبيق تحريم الخمور، أنهت الحانات الغير شرعية السبات الهادئ. |
| Onları Pasifiğe gömdüğümüzde göreceğiz bakalım onların adını kimse anacak mı. | Open Subtitles | سنري من سيذكرهم بعد ان نكون قد سبقناهم الي المحيط الهادئ |
| Pasifikte Eniwetok adası dünyanın ilk termo nükleer patlamasının gerçekleşeceği yer olarak seçildi. | Open Subtitles | تم اختيار جزيرة إنيويتوك المرجانية في المحيط الهادئ لتكون الموقع المحدد لأول إنفجار نووي حراري في العالم |
| Şimdi aynı şeyi Batı Pasifik okyanusunda yapmaya başlıyoruz. | TED | لقد بدأنا عمل هذا في غرب المحيط الهادئ كذلك. |