| Ne burda, ne Dişi Kuş evinde, nede başka bir yerde. | Open Subtitles | ليس هنا أو فى بيت الهوى أو فى أى مكان أخر. |
| Dişi Kuş evimi? | Open Subtitles | بيت بائعات الهوى ؟ |
| Dişi Kuş eviyle ilgili gerçekleri biliyor olabilirsin, ama Angel şu diğer kızlara benzemez. | Open Subtitles | ربما يكون أمر بيت الهوى صحيح لكن "(أنجيل)" ليست مثل بقية الفتيات. |
| Tatlı için de süslü porselenleri kullanmanın hoş olacağını düşündük. | Open Subtitles | كنا نظن أنه قد يكون لطيفة لاستخدام الصين الهوى للحلوى أيضا. |
| İyi bir plan için özel efekt ve süslü kelimelerden çok daha fazlası gerekir. | Open Subtitles | يجب أن تكون على خطة جيدة أكثر من الاشياء الهوى واختيار الكلمات. |
| fahişe olamaz ki. Sensin fahişe. | Open Subtitles | لا يمكنه أن يكون بائعاً للهوى أنت بائعة الهوى |
| - Ekmek tekneme fahişe bindirmiyorsun. | Open Subtitles | لا ، لا ، لن تجلب أي من فتيات الهوى إلى سيارة الأجرة خاصتي ، يا رجل |
| Dişi Kuş oteline mi? | Open Subtitles | لبيت الهوى ؟ |
| - süslü kıyafetleriniz, süslü kasketleriniz var. | Open Subtitles | ، لديك هذه الدعاوى الهوى، هذه الخوذات الهوى. |
| Millet, süslü porselenlerimizi kullanıyoruz... | Open Subtitles | الجميع، ونحن نستخدم الصين لدينا الهوى... |
| Hayır, hayır. Ekmek tekneme fahişe filan almıyorsun. | Open Subtitles | لا ، لا ، لن تجلب أي من فتيات الهوى إلى سيارة الأجرة خاصتي ، يا رجل |
| Kızlarının fahişe olmasını planlamışlar resmen. | Open Subtitles | وكأنهما خططا أن تكون طفلتهما من بائعات الهوى |
| Bire dokuz bahse varım, aylık çektiği para bir fahişe içindi. | Open Subtitles | السحب النقدي كلّ شهر كان لأجل بائعات الهوى. |
| Kendine bak, yaşlı fahişe seni. | Open Subtitles | انتبه لنفسك يا بائع الهوى العجوز |