| Her zaman Hedef önemli değildir, yolculuk önemlidir. | Open Subtitles | ليست الوجهة دائماً ما يهم، بل الرحلة أيضاً. |
| - Sadece rota değil, Hedef... yani evlilik. | Open Subtitles | ليس الطريق فحسب, بل الوجهة كذلك و الرجل الذي ستتزوجين |
| Hayat, Varış yeri değil de yolculuktan ibaret değil mi? | TED | ألا تدور الحياة حول الرحلة، وليس حقاً حول الوجهة النهائية؟ |
| Amma velakin, uygulama, Varış noktasına sadece az sayıda güzergah olduğunu da varsayıyor. | TED | ومع ذلك، يفترض التطبيق أنه لا يوجد سوى عدد قليل من الاتجاهات نحو الوجهة. |
| Ses 30 saniyede kaybolmuş, ama istikamet ve hız teyit edildi. | Open Subtitles | فقد الأثر فى 30 ثانية لكن تم التأكد من الوجهة والسرعة |
| Ölüm sebebi gidecekleri son durak mı? | Open Subtitles | الوجهة النهائية هي سبب الموت ؟ |
| Chronon Enerjisini merkeze geri sektirirler böylece, gideceğin hedefe karar verip kontrol ederiz. | Open Subtitles | إنها تعيد الطاقة الزمنية إلى المركز و التي نتحكم فيه و نحدد الوجهة |
| Otomatik pilotu birkaç dakikada bir rotayı, irtifayı ve hızı değiştirmesi için ayarladım. | Open Subtitles | لقد ضبطت الطيار الآلي على تغيير الوجهة و الإرتفاع و السرعة كل دقيقتين |
| Bir fikir vermesi açısından, ortalama bir Mars misyonunda, 'nereye gidelim?' sorusuna cevap bulmak yüzlerce bilim adamının yıllarını alır. | TED | ولكي أضعكم في الصورة، تستغرق المهمة إلى المريخ سنوات من الوقت واجتماع مئات من العلماء، لتحديد الوجهة النهائية. |
| Bay Gibbs, haritamız yandığına göre belki gideceğimiz yönü bize siz gösterirsiniz. | Open Subtitles | السيّد (جيبز) حافظ الخريطة، ربما تتعطف علينا بإعطائنا الوجهة |
| - Ve Hedef geçidi kullanılamaz olacak. - Gemileri var ama Goa'uld geçit yolculuğuna hala çok bağımlı. | Open Subtitles | وستكون الوجهة المطلوبه بلا فائدة صحيح أن "الجوائولد " يملكون سفن لكن يعتمدون كثيراً على البوابات للسفر |
| Hedef, Imisli 44E. | Open Subtitles | الوجهة إيمسيلى 44 |
| Başka bir şey Hedef seçimi. | Open Subtitles | شيئ آخر اختيار الوجهة |
| Birçok somon için nihai Hedef burası İngiliz Kolombiyası'ndaki Kuzey Amerika kıyıları. | Open Subtitles | للعديد من أولئك السلمون، هذه الوجهة هنا على طول السّاحل الغربي لأمريكا (الشمالية في (كولومبيا البريطانية |
| Bir Hedef daha var. Saat 12 yönünde. | Open Subtitles | نحن الوجهة المقبلة at12 الساعة. |
| Hedef belirlendi.. | Open Subtitles | تم إدخال الوجهة |
| Uygulama, Varış noktasına götürdüğü az sayıdaki güzergahı belirli bir güzergah yapabiliyor. | TED | لديه القدرة على اقتراح ذلك العدد القليل من الاتجاهات الاتجاه النهائي لتلك الوجهة. |
| Onlar bize yavaşlamayı ve serüvenin Varış noktası kadar önemli olduğu bir yol tasarlamayı hatırlattılar. | TED | بذلك يعملون على تذكيرنا بأن نتمهل ويصممون طريقًا حيث المسير لا يقل أهمية عن الوجهة. |
| Varış yerimiz, 55 yıl önce bir kadının ömür boyu inzivaya çekildiği, rahibe manastırındaki bir odaydı. | TED | وهذه الوجهة كانت غرفة مفردة في دير للراهبات حيث دخلت امرأة إلى معتزل لمدى الحياة منذ 55 سنة |
| Yeni istikamet: 275 derece batı. Denize doğru gidiyor efendim. | Open Subtitles | الوجهة الجديدة 275 درجة غرباً إنه متجه إلى البحر، سيدي |
| 8 km çapında bir alan, istikamet belirsiz. | Open Subtitles | من دائرة قطرها 5 أميال الوجهة غير معروفة |
| - Son durak Yugoslavya mı? | Open Subtitles | الوجهة الأخيرة إلى يوغوسلافيا؟ |
| Kısa ve kolay yol yaklaşık üç dakika içinde hedefe ulaşıyor. | Open Subtitles | "الطريق القصير يقودكم إلى الوجهة الأخيرة خلال ثلاثة دقائق" |
| Bu gerçek ise rotayı başka yöne çevirebiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا أن نغيّر الوجهة إذا كان هذا حقيقي. |
| nereye gittiğini bilmiyor musun? - Çavuş? | Open Subtitles | لا يمكننى أن أفعل أى شئ بدون أن أعلم الوجهة |
| Bay Gibbs, haritamız yandığına göre belki gideceğimiz yönü bize siz gösterirsiniz. | Open Subtitles | السيّد (جيبز) حافظ الخريطة، ربما تتعطف علينا بإعطائنا الوجهة |