| Belki de düş kırıklığından korkan tek kişi Daphne değildi. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا دافن لَيسَ الوحيدةَ الذي خائف هي لَنْ تَقِيسَ فوق. |
| Erişte otları denizde yetişmeyi başarmış tek çiçek veren bitikilerdir. | Open Subtitles | نبات السيجراسيس: النباتاتَ المُزهِرةَ الوحيدةَ الذي يستطيعَ النَمُو في البحرِ |
| Yaklaşık 15 dakika sonra çocuğun güvenebileceği tek kişi sen olacaksın. | Open Subtitles | في حوالي خمس عشرةَ دقيقة ستكونينَ الوحيدةَ التي يثق بها الصبيّ |
| Ama Anne-Marie ile tek sevişen | Open Subtitles | لكن تيريز ما كَانتْش الوحيدةَ التي نَامَت |
| Sahip olduğumuz tek avantaj, zaman. | Open Subtitles | إنّ الفائدةَ الوحيدةَ التي عِنْدَنا وقتُ. |
| tek tesellim, acil dikiş setindeki iğnenin adama batmış olması. | Open Subtitles | إنّ التعزيةَ الوحيدةَ هو jabbed نفسه على عُدّةِ خياطتي الطارئةِ. |
| Korkunun tek sorunu toplumda uygunsuz ve işe yaramaz olması. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ الوحيدةَ بالخوفِ بأنّه يُصبحُ غير ملائمُ وغيرُ قابل للتكيف بشكل كبير |
| Bu sınavda iyi not alması gereken tek kişi avcı değildi. | Open Subtitles | المبيدة لَيسَت الوحيدةَ التي يَجِبُ أَنْ تؤدّي في هذه الحالةِ |
| Ve bildiğimiz tek gerçeklik, o andır. | Open Subtitles | إنّ الحقيقةَ الوحيدةَ التي تَعْرفُها هي اللحظةِ |
| Bunun tek şansımız olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | نحن كُنّا على الساعةِ، ونحن عَلمنا أن هذه كَانتْ فرصتَنا الوحيدةَ. |
| Bunun tek şansımız olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | نحن كُنّا على الساعةِ، ونحن عَلمنا أن هذه كَانتْ فرصتَنا الوحيدةَ. |
| Ama tek sorun sürekli eski partnerimi düşünmem. | Open Subtitles | هي عظيمةُ. لكن المشكلةَ الوحيدةَ أنا لا أَستطيعُ التَوَقُّف عن التَفكير بشأن مثالِي |
| Piper, bu bizim tek şansımız olabilir. | Open Subtitles | الزمّار، هذه يُمكنُ أَنْ تَكُونَ فرصتَنا الوحيدةَ. |
| Ofisindeki tek resim buydu. | Open Subtitles | هذه كَانتْ الصورةَ الوحيدةَ كَانَ عِنْدَها في مكتبِها. |
| Gelecek değiştirme bizim için tek şans olabilir. | Open Subtitles | إعتِراض عمليه النقل القادمِه قَدْ تكُون فرصتنا الوحيدةَ |
| Ama senin ilgilendiğin tek sorun kendininkiler. | Open Subtitles | لكن المشاكلَ الوحيدةَ تَهتمُّ بها هي مشاكلك أنت |
| Afrika'daki tek beyaz golf yardımcısı olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ العلبةَ البيضاءَ الوحيدةَ في أفريقيا. |
| Biliyor musun, bu askeri tekniklerin içinde tamamen öğrendiğim tek tekniktir. | Open Subtitles | تعرف هذه كانت التقنية العسكريةَ الوحيدةَ ذلك تعلمته بالكامل |
| Maymunlar, insanlar dışında, kendilerini aynada hatırlayabilen tek yaratıktır. | Open Subtitles | القرود المخلوقاتَ الأخرى الوحيدةَ إضافةً إلى بشرَ مَنْ يَسْتَطيع معْرِفة أنفسهم في المرآةِ. |
| Al, biri aşk iksirleri veya sihirli büyüler satıyorsa, gördükleri tek gerçek kehanet PARADIR. | Open Subtitles | ال، عندما يَبِيعُ شخص ما جُرَعَ حبِّ وعزائمِ سحريةِ، إنّ الرُؤى الوحيدةَ التي يَرونَ إشاراتَ دولارِ. |