| Demek istediğim, Amerika'nın bazı eyaletlerinde bulundum ve Oradaki tek insan bendim. | TED | أقصد، لقد رأيت ولايات في أمريكا وقد كنت الشخص الوحيد هناك. |
| Yurdunda. Oradaki tek girişi. | Open Subtitles | إنها في منزلها إنه المدخل الوحيد , هناك |
| O gece Oradaki tek subaymış. | Open Subtitles | كان الضابط الوحيد هناك تلك الليله |
| Hayır Oradaki tek çocuk bendim. | Open Subtitles | ؟ لا. لقد كُنتُ الطفل الوحيد هناك. |
| Yale'e gittiğimde Oradaki tek eşcinsel erkek olduğumu düşündüm. | Open Subtitles | عندما كنتُ ذاهباً إلى "ييل", ظننتُ أنني الفتى المثلي الوحيد هناك. |
| Brooklyn zenciler, Asya'lılar, Porto Riko'lular ile doluydu muhtemelen Greg Oradaki tek tek çocuktu. | Open Subtitles | "كان حيّ "بروكلين يعجّ بالسّود و اللاتينيين غريغ)، كان على الأرجح) الفتى الأبيض الوحيد هناك |
| Oradaki tek siyah çocuk senmisin? | Open Subtitles | ! إذن فأنت الفتى الأسود الوحيد هناك ؟ |
| Oradaki tek kişi bendim. | Open Subtitles | كنت الشخص الوحيد هناك |
| Oradaki tek gezegen ise, Dünya. | Open Subtitles | والأرض هي الكوكب الوحيد هناك. |
| Oradaki tek manzara.. | Open Subtitles | المنظر الوحيد هناك |
| - Oradaki tek milyoner benim. ...ünlülerle... | Open Subtitles | -أنا المليونير الوحيد هناك بالأعلى. |