| Beni dinle. Medyum kadının, sana neler söylediğini bilmek istiyorum. | Open Subtitles | إسمعي, أريد ان اعرف ما قالته لك تلك السيدة الوسيطة. |
| Medyum ihanete uğrayacağımdan da söz etmişti. | Open Subtitles | قالت الوسيطة كذلك إنّني سأتعرّض للخيانة. |
| Kötü hafızalı Medyum hatırlayamaz.Düşüncelerini niye son vermiyorsun? | Open Subtitles | الوسيطة ذات الذاكرة الضعيفة لا تستطيع التذكر لماذا لا تكمل ما تفكر به |
| Eğer o Falcı parayı buraya getirmezse, Molly ölür. Tamam mı? | Open Subtitles | إن لم تحضره الوسيطة إلي هنا, ستموت مولي, حسنا ً؟ |
| Pekala, senin medyuma gidelim. | Open Subtitles | حسنا, لنذهب لزيارة تلك الوسيطة |
| Yarıyol uzay istasyonu henüz tamamlanmadı, yani bugün sistemi Jumper kullanarak test edeceğiz. | Open Subtitles | محطة الفضاء الوسيطة لم تكتمل بعد حتى الآن.. لذا سوف نختبر البرنامج اليوم بإستعمال مركباتنا الطائرة |
| Ama medyumun söylediği akla uygundu. | Open Subtitles | لكن ما قالته لي الوسيطة الروحية كان منطقيا |
| Bu arada bizde şöminenin önünde medyumla söyleşi yapacağız. | Open Subtitles | وعلى فكرة سنقوم بمقابلة الوسيطة أمام المدفأة مباشرة هذا اكثر تخويفا |
| Önceleri zararsız olduğunu düşünmüştüm ama görüştüğü Medyum babamı idare etmeye başladı ailenin geri kalanıyla ilişkisini kesti. | Open Subtitles | في باديء الأمر ظننت إن هذا غير مؤذ لكن تلك الوسيطة التي كان يواعدها بدأت في التلاعب به |
| O Medyum. Sadece dinle. Buradan çıkmak için yardımına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | انها الوسيطة الروحية استمع الي فقط نحتاج الى مساعتدك للخروج من هنا |
| Medyum sana gıcıklık yapacağımı söylemedi mi? | Open Subtitles | ألم تخبرك الوسيطة الروحية أني سأتصرف بحماقة؟ |
| Medyum, adamın ölmeden önceki semptomlarını söylemişti. | Open Subtitles | الوسيطة أعطتنا أعراض الضحية قبل أن يموت. |
| Avukat, Medyum işinin numara olduğunu söyleyecektir. | Open Subtitles | أجل، أعتقد فقط أن المحامي سيقول بأن الوسيطة كانت زائفة. |
| Telefonda konuştuğum Medyum siz olmalısınız. | Open Subtitles | لا بد انكِ الوسيطة الروحانية لقد تحدثت معكِ على الهاتف |
| Medyum, uyuşturucuların mavi bir yerde olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | الوسيطة تنبأت باننا سنجد المخدرات في شيء أزرق |
| Kötü haber vermekten nefret ediyorum, ama Medyum arkadaşının uyuşturucu olayındaki tahminleri yanlış çıktı. | Open Subtitles | أكره أن أكون حامل الأخبار السيئة ولكن تنبأت صديقتكِ الوسيطة الروحية عن قضية المخدرات كانت خاطئة |
| Ondan sonra hikaye şu şekilde devam ediyor; Medyum transa geçmiş evde hapsolan ruhlarla iletişim kurmaya çalışmış. | Open Subtitles | تقول القصة أنّ الوسيطة دخلت في حالة غيبوبة لتحاول التواصل مع الأرواح المحبوسة في المنزل |
| Ya ne kadar çılgınca olursa olsun, Falcı haklıysa? | Open Subtitles | اذن. ماذا اذا كانت الوسيطة الروحية على حق رغم أن الأمر يبدو جنوني؟ |
| Falcı haklıymış. Sırrım güvende değilmiş. | Open Subtitles | اذن, الوسيطة الروحية كانت على حق السر الأخير لم يكن آمنا |
| Bence Falcı geleceği tahmin etmedi. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أن الوسيطة الروحية تنبأت بالمستقبل |
| Bu yüzden bende medyuma sordum. | Open Subtitles | لذا سألت الوسيطة الروحية |
| Yarbay Sheppard sanırım hâlâ Yarıyol istasyonundasınız... | Open Subtitles | كولونيل شيبرد سأفترض أنك لا تزال فى المحطة الوسيطة |
| Ve bu, medyumun evinin dışındaki çakıllarla eşleşiyor. | Open Subtitles | وهي تطابق للحصى الموجود.. في ساحة منزل الوسيطة الروحية |
| medyumla yolculuk nasıldı? | Open Subtitles | كيف كان الركوب مع الوسيطة الروحية؟ |