| Yıllarım keşke tüm o harika kitapları okumaya vaktim olsa demekle geçti. | Open Subtitles | لسنوات، كنت أتمنى أن يتسنى لي الوقت الكافي لقراءة كل الكتب العظيمة |
| Ben 75 yaşındayım ve kıçımı bile iki kez silecek vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ حتى الوقت الكافي لكي. أمسح مؤخرتي بعد أن أتبول مرتين |
| Bu insanlar sadece sevdikleriyle yeteri kadar vakit geçirmedikleri ve sevgilerini paylaşmadıkları için pişman oluyorlardı. | TED | الأمر الوحيد الذين يندمون لأجله هو أنهم لم يقضوا الوقت الكافي مع أحبائهم ولم ينشروا حبهم. |
| Eve gidip gelecek kadar vaktimiz var. | Open Subtitles | تَعْرفُ ما؟ نحن عِنْدَنا فقط الوقت الكافي لوُصُول إلى هناك ودَعْم. |
| Denek olduğunuzu düşünelim, size bir parça kağıt veriyorum üzerinde 20 tane basit, herkesin çözebileceği matematik sorusu var, ama size yeterince zaman vermiyorum. | TED | إذا كنت في التجربة، كنت سأمرر عليك ورقة تحوي 20 مسألة حسابية بسيطة يمكن للجميع حلها، لكني لن أعطيكم الوقت الكافي. |
| Şu ana kadarki davranışlarınızın muhasebesini yapmaya Yeterli zaman bulacağınız çalışma kamplarına gönderileceksiniz. | Open Subtitles | وجميعكم ستحبسون وستذهبوا إلى معسكرات العمال وسيكون لذيكم الوقت الكافي لتفكروا بشناعة فعلتكم |
| George, korkarım albayın vakti olmayacak. | Open Subtitles | أنا اخشى أن الكولونيل لا يمتلك الوقت الكافي |
| Birlikte yemeğe çıkmayalı yıllar oldu ama onu yemeğe çıkarmaya vaktin var. | Open Subtitles | الخروج معك للعشاء ذكرى قديمة بالنسبة لي و لكن لديك الوقت الكافي للخروج معها للغداء ؟ |
| Kusura bakmayın, hazırlanmanıza yardımcı olmak için pek vaktim yok. | Open Subtitles | أنا آسف، ولكنني لا أملك الوقت الكافي لمساعدتك في استعدادك |
| Ama hayatımdaki tüm senaryolara çalışmak için vaktim yok o nedenle, sen buradasın. | Open Subtitles | لكنّي لا أملك الوقت الكافي لدراسة جميع السيناريوهات في حياتي لذلك، أنت هنا |
| Fakat hepsine değinmek için yeterli vaktim yok. Bu yüzden, "Başarılısın, ama bu ne zaman ortaya çıkmalı?" sorusuna dönüyorum. | TED | ولم يعطوني الوقت الكافي لمراجعة كل ذلك لذا سأعود إلى السؤال حسنًا، لديك النجاح، متى يجب أن يظهر ذلك؟ |
| Kadınlara karşı porno veya şiddetle ya da evdeki iş bölümleri veya cinsiyete göre maaş farkı ile uğraşacak vaktim yok. | TED | ليس لدي الوقت الكافي للحديث عن الإباحية والعنف ضد النساء أو تقسيم الواجبات المنزلية أو الفجوة في الأجور بين الجنسين. |
| Buraya geldik çünkü... yapmaya vakit bulamadığım bir iş için burs aldım. | Open Subtitles | تركنا لأنني حصلت منحة للعمل... بإنّني ما وجدت الوقت الكافي لكي اعمل. |
| O zaman fazla vakit yok çünkü kızım bu evin bir yerlerinde ve canlı. | Open Subtitles | إذا فنحن ليس لدينا الوقت الكافي لأن إبنتي لا تزال حية فى مكان ما من المنزلم |
| Belki temizlik yapacak vaktimiz olurdu. Will büyüyle temizleyebilirdi. | Open Subtitles | ربما سيكون لدينا الوقت الكافي لننظفه لو ويلو استخدمت بعض من السحر |
| yeterince zaman olursa, evrim birçok inanılmaz şeyler yapabilir. | Open Subtitles | أعطهم الوقت الكافي للتطور يستطيعون تطوير أشياء مدهشة |
| korkunun nasıl hissedildiğini, fakat korkularımızın ne anlama geldiğini düşünmek için Yeterli zaman harcadığımızdan emin değilim. | TED | نعلم كيف يكون الشعور بالخوف ولكني أشك في أننا نقضي الوقت الكافي للتقكير في معنى مخاوفنا |
| Ve evde olsalar bile onlara ayıracak vakti yoktur. | Open Subtitles | حتى عندما يعودا للمنزل فلا يملك الوقت الكافي لهما |
| Dinlenmeye pek vaktin yok. Diğeri de birazdan gelecek. | Open Subtitles | إذاً ، ليس لديكِ الوقت الكافي للإسترخاء سيولد الطفل الأخر في خلال دقيقة |
| Dendi'nin yaptığı şeyi anlamak için yeterli zamanı olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لديك الوقت الكافي لفهم ما فعل في الديندي. |
| Bunu tartışmak için yeterli zamanımız da cephanemiz de yok. | Open Subtitles | ليس لدينا الوقت الكافي و لا الذخيرة للجدل بشأن هذا |
| Sadece öğrenmek için yeterli zamanım yoktu. | Open Subtitles | إنني فقط لا أملك الوقت الكافي لأكتشفها بعد |
| Bağışıklık sistemi çökmeden ameliyatı yapabilmesi için ona yeteri kadar zaman veremedim. | Open Subtitles | لم أعطها الوقت الكافي لإجراء العملية قبل أن ينهار نظام المناعة لدية |
| Ölülerin görebildiği şeyleri elbette yaşayanlar da görebilir, tabii bakmak için zaman ayırabilirlerse. | Open Subtitles | بالطبع، معظم ما يراه الميتون يمكن أن يراه الأحياء إن أخذوا الوقت الكافي للنظر |
| Onunla yakınlaşmak için yeterli zamanın vardı, ve sen onun işleri nasıl yürüttüğünü biliyorsun. | Open Subtitles | لقد قضيتِ الوقت الكافي معه لتدخلي زعلمتي كيف يقوم باعماله |
| DNA testi haftalar sürebilir ve bu kadar zamanımız yok. | Open Subtitles | إختبار الحمض النووي يستغرق أسابيع وليس لدينا الوقت الكافي لذلك |
| Doktorlarımızın kim olduğumuza dair bir fikri yok, ve bize ayıracak yeterli zamanları yok. | TED | ودكاترتنا لا تعلم من نحن ولا من أي فصيلة قدمنا ولا يملكون الوقت الكافي لنا |