| İlk defa aşık oldum, ilk defa kalbim kırıldı, ilk defa onurlu davrandım. | Open Subtitles | الوقوع في الحبّ للمرة الأولى وينكسر قلبي للمرة الأولى واكون صادقا للمرة الأولى |
| Evet öyle, Karen ama gidip de babamın baş düşmanına da aşık olmadı. | Open Subtitles | حسنا نعم كارين هو ايضا لم يختر الوقوع في حب عدو ابي اللدود |
| Zıtları tamamlayan birisine aşık olmak benim için daha olası. | Open Subtitles | أنا افضل الوقوع في الحب مع شخص مختلف عني تماما. |
| İnsanlara aşık olmaya öyle karar veremezsin. - Neden? | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقرر الوقوع في حب الناس متى ماشئت |
| Rüzgarin sarkisini duyacaksin." Yani asik olmaya istekliysen, büyük öpüsmeden bes dakika sonra rüzgarin müzigini duyacaksin ve birden sonsuza dek asik olacaksin. | Open Subtitles | وستسمع اغنية من النسيم اذا اذا كنت قادر على الوقوع في الحب و خمس دقائق بعد تبادل الُقبل |
| Her kadının kolaylıkla âşık olabileceği bir erkek mi? | Open Subtitles | "من السهل الوقوع في حبه"؟ |
| Âşık olduktan ve araba sürmeyi öğrendikten sonra. | Open Subtitles | تماماً بعد " الوقوع في الحب" و " تعلم القيادة |
| Kaybettiğin sevgiliyi unutmanın en iyi yolu tekrar aşık olmaktır. | Open Subtitles | أسهل طريقة للتخلص من حب قديم هو الوقوع في جديد |
| aşık olmaktan daha güzel bir şey var mı gerçekten? | Open Subtitles | اعني هل هناك أي شئ أعظم من الوقوع في الحب؟ |
| Jace'e aşık olman, onun eşcinsel olmaması ve diğer şeyler zor olmalı. | Open Subtitles | يبدو من الصعب الوقوع في الحب مع جيس وهو سوي وكل شيء |
| Daha özgüvenli, daha açık fikirli, daha cömert olsaydık ve aşık olmak yerine, aşka dahil olsaydık. | TED | إذا كنا أكثر حزمًا، وأكثر انفتاحًا، وأكثر سخاءً وبدلًا من الوقوع في الحب، نصعد إلى الحب. |
| Ben de yaptım. Bir anda, bu iki paralel giriş gözler önüne serildi. Matthew'a aşık olmak, Aaron öldüğünde kaybettiklerimin büyüklüğünü anlamama yardım etti. | TED | وفجأة، بدأت هاتان القصتان سويًا، وجعلني الوقوع في الحب مع ماثيو أن استوعب ضخامة ما فقدته مع أرون. |
| Birbirimize aşık olmamız gerekmiyor, ama arkadaş olabiliriz. | TED | لا يلزمنا الوقوع في حب بعضنا البعض، لكن نستطيع أن نصبح أصدقاء. |
| aşık olma konusunda dikkatli olduğun doğru. | Open Subtitles | بأية حال، فقد كنتِ حذرة بشأن الوقوع في الحب |
| Ama bir gün bileceksin ki aşık olmaya kendin karar veremezsin. | Open Subtitles | لكن يوما ما ستعلم أنت لا تقرر الوقوع في الحب |
| Böyle olmasını istemedim ama sonra sana aşık olmaya başladım. | Open Subtitles | لم اقصد ان يحدث كل هذا لكن حينها بدأت في الوقوع في حبك |
| Sana aşık olmaya gücüm yetmez. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمل تكاليف الوقوع في غرامك |
| Sadece aşık olmaya mı aşığım yoksa kendi hatalarımdan ders almayı reddedecek kadar aptal mıyım, bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف إذا أنا فقط في الحب مع الوقوع في الحب... ... أو إذا كان هو أنني غبي لذلك، أنا أرفض أن تعلم من أخطائي. |
| - Her kadının kolaylıkla âşık olabileceği bir erkek. | Open Subtitles | -من السهل الوقوع في حبه . |
| "Sana aşık olduktan sonra. " | Open Subtitles | بعد الوقوع في الحب معك. |