| Çocuğun annesi hayattaki tek oğlunu kurtaran bu Yahudi'ye, defalarca teşekkür etti. | Open Subtitles | وكانت أم الصبى ممتنة جداً لذلك الصبى اليهودى الذى أنقذ أبنها الوحيد |
| Frank, bir şey söyleyeyim mi, bu iğrenç şeyi bir Yahudi bile yiyemez! | Open Subtitles | فرانكى , سوف اخبرك بالحقيقة ولا حتى اليهودى يمكنه ان يأكل هذا القرف |
| Sizin kutsal yerleriniz, Romalıların yerle bir ettiği Yahudi tapınaklarının üzerine kurulu. | Open Subtitles | ماذا تكون القدس؟ أماكنكم المقدسة تقبع فوق الهيكل اليهودى الذى هدمه الرومان |
| - Hoşçakal, pis Yahudi. - Hoşçakal, koca ahmak. | Open Subtitles | الوداع أيها اليهودى القذر الوداع أيها الكلب العجوز |
| Yahudilerin birbirlerini tolşoke ettiği bölümleri sevdim sonra İbrani vinolarını içtikleri bölümü ve karılarının hizmetçileriyle yattıkları bölümü. | Open Subtitles | ولكن أحببت الأجزاء التى تحكى قصص اليهود الذين يقاتلون بعضهم البعض ثم يحتسون النبيذ اليهودى ويعاشرون وصيفات زوجاتهم |
| Bire dört, şeyh. Romalıyla Yahudi arasındaki fark. | Open Subtitles | أربعه إلى واحد , الفرق بين الرومانى و اليهودى |
| Suratıma tükürebiliyorlar,sırf o Miami'deki Yahudi onları arkaladığı için. | Open Subtitles | يا مايك, انهما يبصقان فى وجهى و كل ذلك بسبب ذلك اليهودى فى ميامى الذى يساندهما |
| İthamlarını tekrarlıyor intikam deyip düşmana küfrediyor Yahudi kapitalist sisteme laf söylüyordu. | Open Subtitles | كرر ذات الأتهامات نفس توعده بالأنتقام من العدو وللنظام الرأسمالى اليهودى |
| Hey Mike, onlar, suratımın ortasına tükürüyorlar! Tüm bunlar, Miami'deki o Yahudi tarafından desteklendikleri için oluyor! Biliyorum. | Open Subtitles | يا مايك, انهما يبصقان فى وجهى و كل ذلك بسبب ذلك اليهودى فى ميامى الذى يساندهما |
| Priabin diğer Yahudi'yi getiriyor. Belki o bana bir şey anlatır. | Open Subtitles | سيحضر بريابين اليهودى الآخر ربما يعرف شيئاً |
| Bir aralar, David adında Yahudi bir sigortacım vardı. | Open Subtitles | لقد احضرت عميل التأمين هذا هذا الفتى اليهودى اسمه ديفيد |
| Ben de burayı Yahudi barı sanmıştım. Domuzlar giremez. | Open Subtitles | ظننت ان هذا المكان يتبع الدين اليهودى ويمنع دخول الخنازير. |
| Yahudi inanışına göre kan ve organlar insan ruhunun kutsal birer parçası sayılırlar. | Open Subtitles | وفقا للقانون اليهودى الدم والأعضاء تعتبر الجزء المقدس من الروح البشرية |
| Yahudi toplumu onun peygamberliğini kabul etmedi. | Open Subtitles | عندما أتى محمد إلى المدينة لم يقبل المجتمع اليهودى بنبوة محمد |
| Sizin kutsal yerleriniz, Romalıların yerle bir ettiği Yahudi tapınaklarının üzerine kurulu. | Open Subtitles | أماكنكم المقدسة تقبع فوق الهيكل اليهودى الذى هدمه الرومان |
| İsrailli Japona, gözlerini açmasını söylemiş ama Japon demiş ki, "Gözlerimi kısmıyorum ki, seni salak Yahudi. | Open Subtitles | طلب إسرائيلى من يابانى أن يفتح عينيه ولكن اليابانى يقول: لست مصابا بالحَوَل أيها اليهودى المجنون |
| Ve siz ne Yahudi dinine, ne de Yunan demokrasisine inanmıyorsunuz, ama saraydaki diğerleri inanıyor. | Open Subtitles | أنتم لاتؤمنون بالاله اليهودى أو الديمقراطية اليونانية لكن هناك فى القصر من يؤمنون بهما |
| Herkes, Yahudi Mordecai'ı, Kral'ın onurlandırdığı adamı selamlasın. | Open Subtitles | الكل يرحب بموردخاى, اليهودى الذى يكرمه الملك |
| Kraliçe'nin sevgilisi. Herkes Yahudi Mordecai'ı selamlasın. | Open Subtitles | محبوب الملكة الكل يرحب بموردخاى, اليهودى |
| Bir İbrani ya da bir insan niye köle olur? | Open Subtitles | لماذا اليهودى ... . أو أى شخص كان يجب أن يكون عبدا |
| Yahudiler öldürülmese buna asla sahip olamazdım diyordu. | Open Subtitles | إذا ما نجى اليهودى فلن آخذ هذا هو كان مسروراً |