| Sadece yolculuk boyunca seni uyutmakla kalmadı, Bütün gün uyudun. | Open Subtitles | لم يكن يغميك فقط وقت القيادة لقد نمت اليوم بأكمله |
| Ve bugün Bütün gün duyduğunuz o kıvılcım, içinizdeki o kıvılcımı kullanabilir ve onu bir ateşe dönüştürebilirsiniz. | TED | وهذه الفكرة التي نتناقش فيها علي مدار اليوم بأكمله يمكنك استخدام تلك الفكرة لديك وتتحول إلى قضية. |
| Az önce olanlar konusunda Tüm gün endişelenebilirdim, ama daha önemli işlerim vardı. | Open Subtitles | بإمكاني إمضاء اليوم بأكمله للتفكير فيما حدث للتو لكن لدي أشياء أهم لأقوم بها |
| Zaten Bütün günü boşa harcadım. İkinize de iyi günler. | Open Subtitles | أنا جد مشغول،ضاع اليوم بأكمله صحبتكما السلامة |
| Bütün günümü başka bir kızın numarasını almaya harcadım ama. | Open Subtitles | هذا جنون أمضيت اليوم بأكمله أقاتل من أجل رقم فتاة |
| Dışarısı çok güzel ve siz tüm günü ekrana bakarak geçiriyorsunuz. | Open Subtitles | الجو جميل في الخارج وأنتم قضيتم اليوم بأكمله في النظر للشاشات |
| Menapoz seni manyak yaptığından beri tüm günümü yanında geçiriyorum ama hiç işe yaramıyor. | Open Subtitles | حين جعلك سن اليأس مجنونة كان يمكنني تمضية اليوم بأكمله معك ولن ينفع الأمر بشيء |
| Hem gürültü hem müzik. Sanırım Bütün gün uyurum. | Open Subtitles | الكثير من الازعاج والموسيقى أعنقد بأنني سأنام اليوم بأكمله |
| hadi,hadi, paralar,paralar çabuk Bütün gün bekliyemeyiz git bak. | Open Subtitles | هيا هيا لتدفعوا أسرعوا ليس لدينا اليوم بأكمله |
| Neden Bütün gün bana kur yaptın eğer gerçekten eski kocanın geri dönmesini istiyorsan? | Open Subtitles | لماذا قضيت اليوم بأكمله تغازليننى بينما كنت تفكرين بالعودة لزوجك الأسبق؟ |
| İnsan ırkı, Bütün gün dedikodu yaparsınız. | Open Subtitles | فأنتم أيها البشر قد تقضون اليوم بأكمله في التخمين |
| Bütün gün bu güzel kadını aradım durdum. | Open Subtitles | اليوم بأكمله كنتُ أنظر لهذه المرأة الجميلة |
| Evet. Bütün gün, eğilerek çalıştım. | Open Subtitles | نعم، لقد أمضيت اليوم بأكمله أعمل في مساحة صغيرة |
| Yine de Tüm gün izin alman gerekecek sanırım. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أنك بحاجة لاجازة اليوم بأكمله |
| Başla hadi, seni lanet komünist. Tüm gün burada bekleyemeyiz. | Open Subtitles | "حسنـًا ، فلنبدأ أيهـّا " الشيوعي فليس لدينا اليوم بأكمله |
| İyi yanları var ama Tüm gün ayaktasın. | Open Subtitles | المكاسب جيّدة ولكن تقضي اليوم بأكمله واقفاً على قدميكَ |
| Bütün günü o meydanda o balona bakarak geçirdim. Sonra cevabı buldum. | Open Subtitles | قضيت اليوم بأكمله بهذا الميدان، أنظر لذلك المنطاد، وتوصّلت لجوابي. |
| Prensliğine gitmek için acele etmeden Bütün günü birlikte geçiremeyeceğimiz için hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | لقد خاب أملي كثيراً لأني لا أستطيع أن أمضي اليوم بأكمله معكِ إذ أنك ستخرجين في عجلة من أمركِ إلى الإمارة |
| İşte bu... Bütün günümü aldı. | Open Subtitles | هذه هي اللحظة الحاسمة استغرق الأمر منّي اليوم بأكمله |
| Kızım buradaymış. Harika haberlerim var. Babanın tüm günü boş. | Open Subtitles | هذه فتاتي الصغيرة لدي خبرُ سار لك , والدكِ متفرغ اليوم بأكمله من أجلكِ |
| İnsanlara anlattıklarımı, kontrol edemiyorum. tüm günümü konuşarak geçiriyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التحكم بما أقوله للناس قضيت اليوم بأكمله أتحدث |
| Kimse bütün gününü bir arabanın içinde telefonsuz geçiremez. | Open Subtitles | لا أحد يمضي اليوم بأكمله داخل سيارة بدون هاتف |
| Eşim ve ben tüm günümüzü bu ülkede yaptığınız pislikleri temizlemeye harcıyoruz. | Open Subtitles | أنا وزوجي نقضي اليوم بأكمله في تنظيف الفوضى التي تُحدثونها بذلك البلد |
| Zavallı çocuk tüm gününü sana harika bir yemek pişirmek için harcadı.. | Open Subtitles | يا للشاب المسكين لقد أمضى اليوم بأكمله يطبخ لكِ تلك الوصفة الكبيرة و .. |
| Kızın telefonundaki arama listesine baktığımızda, ...kızın sürekli Tüm gün boyunca arkadaşlarıyla bağlantıda kalmaya çalıştığını anlıyoruz. | Open Subtitles | عندما نظرنا في قائمتها الهاتفية، تبين أنها كانت تحاول للبقاء على اتصال مع صديقتها على مدار اليوم بأكمله. |
| Sen kanepede film izleyip uyuklarken ben sana tavuk çorbası yapıp bütün günümüzü geçirebilirdik | Open Subtitles | اليوم إجازة، صحيح؟ كان بإمكاننا قضاء اليوم بأكمله في المنزل على الأريكة، بينما أقوم بإعداد حساء الدجاج |