| Zeus'un istediği her kadını elde etmesi Antik Yunan erkeklerinin nasıl bir hayat arzuladıkları yada umut ettiklerinin bir yansımasıdır. | Open Subtitles | قدرة زيوس على مطارحة كل هؤلاء النسوة تعكس خيال اليوناني القديم الذي يتمنى أن تكون حياته الحقيقية هكذا |
| Ama Antik Yunan'da filozoflar için masalarında insan kafatası bulundurmak bir adetti. | Open Subtitles | لكن في العهد اليوناني القديم ...فقد كانت عادة للفلاسفة أن يحتفظوا بالجمجمة على طاولتهم |
| Antik Yunan filozofuydu. | Open Subtitles | حسنا، وكان الفيلسوف اليوناني القديم |
| Antik Yunan filozofu Aristoteles, dünyanın evrenin merkezinde olduğunu güneşin, ayın ve gezegenlerin onun etrafında döndüğünü düşünmüştü. | Open Subtitles | "الفليسوف اليوناني القديم "أرسطو اعتقد بأن الأرض هى مركز الكون حيث يدور حولها الشمس والقمر والكواكب |
| Eski Yunanca bölümü kasa kapısının arkasındaki... özdeyişi tercüme etti. | Open Subtitles | المقطع اليوناني القديم على الجزء الخلفي منبابالقبوترجمإلى: |
| "Fizik", "değişim bilimi" anlamına gelen Yunanca bir kelimedir, köklü yerleşmiş Yunan geleneğine göre, değişimin bilimiyle matematiğin çelişkili olduğu yönünde güçlü bir algı vardı. | Open Subtitles | الفيزياء كلمة يونانية تعني علم التغيير وطبقاً للتقليد اليوناني القديم كان هناك شعوراً قوياً يتعارض فيه |
| Gerçekten de, batı tıbbının Antik Yunan'daki babası Hipokrat, 2 bin yılı aşkın bir süre önce şöyle der; "İlacın gıda ve gıdanın ilaç olmasına izin ve". | Open Subtitles | (فعلاً إن (أبقراط، وهو العرّاب اليوناني القديم للطب الغربي، 'قال: |
| Yunanca sözlerinle döktürdün. | Open Subtitles | -مغطي بالأداء اليوناني القديم |