| Aslında sana en iyisinden yepyeni Amerikan malı eşyalar aldım. | Open Subtitles | في الحقيقة,جلبت لك بعض بعض أشياء امريكية الصنع في القمة |
| Orada daimi bir Amerikan üssü var; Güney Kutbundaki Amundsen-Scott Kutup İstasyonu. | TED | كانت هنالك قاعدة امريكية ثابتة محطة امندسن-سكوت القطبية الجنوبية في القطب الجنوبي. |
| Biz San Fransisko merkezli bir Amerikan şirketiyiz. | TED | نحن شركة امريكية مقرها في سان فرانسيسكو |
| Ben Londra'da büyüdüm. Bir Amerikalı kızla, bir protestanla evleniyorum. | Open Subtitles | ترعرعت في لندن ، واتزوج من فتاة امريكية ، مسيحية |
| Sonra Napoli limanında Amerikalı bir denizciyle tanıştım. | Open Subtitles | ثم ، فى ميناء نابولى قابلت بحارا على سفينة امريكية |
| Elinizdeki kaynaklara sahip değiliz, muhakkak ki siz de ABD üzerindeki... her askeri kamptan haberdar olduğunuzu söyleyemezsiniz. | Open Subtitles | نحن لا نملك مصادركم ولا يمكن اقناعى انك على علم بنشاط كل شخص في اي خليه عسكرية امريكية |
| Şey, dediki tipik bir Amerikan ailesi istiyormuş. | Open Subtitles | حسنا لقد قال أنه يريد عائلة امريكية تقليدية |
| Ona fokstrot diye bir Amerikan dansı öğretiyor. | Open Subtitles | إنها تعلمه رقصة امريكية تسمى هرولة الثعلب |
| Max! Bu kahrolası terkedilmiş yerde bir Amerikan gemisi görmek harika değil mi. | Open Subtitles | ماكس أليس رائعا رؤية سفينة امريكية فى هذا المكان الموحش |
| Sonrasında Alman mı yoksa Amerikan bir kızla mı evlenmeye karar verebilir. | Open Subtitles | حينها يستطيع أن يقرر أن يتزوج فتاة ألمانية أو امريكية |
| Biz Amerikan futbolu oynamıyoruz. Çık dışarı. | Open Subtitles | نحن لا نلعب لعبة امريكية لعينة اخرج من الملعب |
| İstatistiklere göre, dünyada bakterilerin en yoğun yaşadığı bölgeler Amerikan kadınlarının ağızlarıdır. | Open Subtitles | الإحصائيات تقول، أن معظم البيكتيريا المدروسة مكانها هو فم امرأة امريكية. |
| Beyaz, dört kapılı, Amerikan olduğunu söyledin. Peki başka? | Open Subtitles | قلت انها بيضاء بأربع ابواب امريكية الصنع ماذا ايضا؟ |
| Pek sayılmaz, ama büyük bir Amerikan arabası aradığımız söyleyebilirim. | Open Subtitles | ليس تماما ولكننا نبحث عن سيارة امريكية كبيرة. |
| -223 numara Amerikan odasıdır. | Open Subtitles | انها غرفة 223, فى اسفل القاعة. غرفة 223 ,غرفة امريكية. |
| Sadece, tanıştığım her Amerikalı kadın bana hep bunu söyledi. | Open Subtitles | كلا، كل ما بالأمر أن كل فتاة امريكية قابلتها تقول لي دائما الجملة نفسها |
| Amerikalı olmak için çok çalıştım. | Open Subtitles | لقد اجتهدت وتعبت لاجعل من نفسي مواطنة امريكية |
| Ve böylece Sör George Stubbs safdil, güzel ve genç Amerikalı kızı büyüler | Open Subtitles | وان جيمس قد اختفى هذا صحيح ثم يأتى السير جورج ستابس ويأسر عواطف شابة جميلة ساذجة, ثرية امريكية |
| Amerikalı olmak istemiyorsunuz ama yeni pasaport vermemi bekliyorsunuz? | Open Subtitles | انت لا تريدين ان تصبحى امريكية وتتوقعين منى ان اعطيك جواز سفر جديد؟ |
| Neden bir ABD askeri birimi teröristlere destek veriyor? | Open Subtitles | لماذا تقوم وحدات عسكرية امريكية بمساعدة الارهابيين |
| Amerika'daki en büyük özel işveren. | TED | أنهم أكبر شركة امريكية في القطاع الخاص من حيث عدد موظفيها. |
| Sen Amerikalısın. Tamam, tebrikler vatandaş! | Open Subtitles | انتي الان امريكية كبيرة طيب , تهانينا يالمواطن |
| Elbette sürerim. Ben Amerikalıyım | Open Subtitles | بالطبع اعرف القيادة انا امريكية |